|
|
|
|
|
|
'İyi feminist iyi yemek yiyendir'
Kadın hareketinin öncülerinden Simone de Beauvoir'ın son yıllarında yanında olan Cladine Monteil, Fransız yazarı ve feminizmi anlattı.
Gerçek bir feminist iyi yemekler yiyendir
Fransa'daki kadın hareketi öncülerinden Simone de Beauvoir'ın yaşamının son yıllarında yanında olan Claudine Monteil "Beauvoir iyi yemeklere düşkündü, bizi de pahalı lokantalara götürürdü" diyor.
Henüz anne karnındayken feminizmle tanışmış Claudine Monteil. Bir akademisyen olan annesinin 1948 yılında Claudine'e hamileyken, Simone de Beauvoir'ın "İkinci Cins" kitabını okuduktan sonra kendini artık yalnız hissetmediğini anlattığı 'özgür kadın' ideallerini dinleyerek büyümüş. Ve hep bir idol olarak gördüğü Simone de Beauvoir'ın kapısını çaldığı 1968 yılının baharında ise 20 yaşındaymış. Beauvoir ise 62. Beauvoir'la yaşamının son yıllarında yakın dostluk kuran Fransa'nın önde gelen kadın hakları aktivistlerinden Claudine Monteil, "Fransız Baharı 2006" etkinlikleri çerçevesinde Fransız Kültür Merkezi'nde Beauvoir üzerine bir söyleşi yaptı. Kültür merkezinin bahçesinde sohbet sırasında yediği brownie'den ısrarla ikram eden Monteil, o yılları şöyle anlattı; "Beauvoir, 'İyi bir feminist, iyi yemekler yiyendir' derdi. Biz parasız birer öğrenciyken bize Paris'in en iyi lokantalarında yemek ısmarlardı." Bu yıl Paris Belediyesi tarafından Saint Nehri üzerine kurulacak yeni bir köprüye de Simone de Beauvoir adının verileceğini söyleyen Monteil, bunun Fransa tarihinde Paris'te bir kadının adını taşıyacak ilk köprü olacağını da hatırlattı.
- Batı'da kadın hakları konusunda ilk büyük adımları atan yazar olarak tanıdığımız Simone de Beauvoir'la tanışmak sizin için büyük bir şans gerçekten... İlk tanıştığınız günü hatırlıyor musunuz? - Fransa'daki kadın hareketleri 1968 öğrenci hareketleriyle başladı. O dönemde siyasi partilere güvenmiyorduk. Çünkü hepsi erkekler tarafından yönetiliyordu. Cezayir'in Bağımsızlık Savaşı'ndan çıkılmıştı. Cezayirli kadınlar ülkelerinin bağımsızlığı için savaşmıştı. Savaştaki rolleri bittikten sonra ise evlerindeki görevlerine dönmüşlerdi. Sovyetler Birliği'ndeki kadınların şartlarının iyi olmadığını da biliyorduk. Bütün bu çerçeve Beauvoir ile karşılaşmamı anlatmak için önemli. Feminist hareketin en gençlerinden biriydim. Beauvoir benimle tanışmak istediğini söylemiş.
- Beauvoir'ın dikkatini nasıl çektiniz acaba? - O dönemde işçi kadınlarla bazı çalışmalar yapmıştım, bunu duymuş olmalı. Bu arada ben Fransa'da bilimle uğraşan bir anne babanın kızıyım. Annem de akademik çevrelerde önemli bir noktadaydı. 1948'de evlendiklerinde babamın arkadaşları ona 'Evinin kadını olacaksın herhalde' demişler. O da 'Öneriniz için teşekkür ler ama hayır' yanıtını vermiş. Annem bana hamileyken Beauvoir'ın 'İkinci Cins' kitabını okuduktan sonra 'Yalnız değilim,' diye düşünmüş. Bunu tanıştığımızda ona da anlattım. 'İşte ben bu İkinci Cins'in çocuğuyum,' dedim, o da bana 'Yaramaz çocuksun yani' dedi. Hep bir Beauvoir hayranı olarak büyüdüm ve onun gibi heyecan verici bir hayatım olmasını istedim.
- 1968'in özgürlük rüzgarı eserken, Fransa'da genç bir kızın Beauvoir'dan etkilenmemesi düşünülemez herhalde.. - Evet, düşünün 20 yaşındayım, idolüm Simone de Beauvoir'ın kapısını çalıyorum. Bana tam saat 5'te gelmemi söylemişti. Tam 5'te geldim. Kapıyı kendisi açtı ve 'geç kaldınız', dedi. Korkunç bir çalar saati vardı, hep 7 dakika ileriydi.
- Beauvoir'ın dakiklik takıntısı meşhurdur... - Evet, çünkü Sartre ve Beauvoir herkesin görüşmek istediği kişiler oldukları için yazmaya zaman kalmayacak diye korkarlardı. Ben de zaten korku içindeydim, bir de böyle karşılanınca iyice heyecanlandım. Ben bu görüşmeye yapacağımız eylemleri dinlemek için gitmiştim, ama o bana 'Fransız kadınları için ne yapalım,' diye sordu. Çok hızlı düşünen ve çok hızlı konuşan birisiydi. Ben de aynı süratte cevap vermem gerektiğinin farkındaydım. Eğer öyle yapmasaydım, hayalkırıklığına uğrayıp ilgilenmeyecekti. Beauvoir ile hikayemiz böyle başladı. Bu dostluk tam 16 yıl sürdü.
- Onun dikkatini çekecek ne tür cin fikirler geldi aklınıza? - O yıllarda Katolik dininin etkisiyle kürtaj bir tabuydu, kesinlikle yasaktı. Bir manifesto yazmaya karar verdik, bu ünlü manifestonun ismi de "343 manifestosu'' ydu. Çünkü 343 kadın imzaladı. Hiç kürtaj olmamıştım, ama dayanışmaya katılmak için ben de imzaladım. Kürtaj kelimesi de 24 saatte günlük hayatın içine girdi. Bir sonraki seçimlerde de yasak kalktı.
- Toplantıları Beauvoir'ın evinde mi yapıyordunuz? - Evet, her pazar günü toplanıp yapacağımız eylemleri konuşuyorduk. Çok sade bir insandı, ama güzel yemekler yemeyi severdi. Evde yemekleri hep çok iyi bir aşçı da olan, ressam kızkardeşi Helene yapardı. Beauvoir özellikle çikolatalı sufleye bayılırdı. Yemekten sonra kızkardeşine 'Sen gerçek bir burjuvasın' derdi. Lokantaya gittiğimizde de çok iyi yemekler ısmarlardı 'İyi bir feminist iyi yemek yiyendir' derdi.
Figen Yanık
|
|
|
|
|
|
|
|
|