|
|
Othello, şişmanlık ve Yekta Kara'nın başarısı
Tiyatro mevsimi bitiyor. Ben fellik fellik koşturup kaçırdığım oyunları izliyorum: "Nathalie", "Dönme Dolap", "Ben Eskiden Küçüktüm". Ve gerçekten mest oluyorum. Ama sözünü edeceğim bir oyun değil, bir opera. Giuseppe Verdi'nin "Otello" operasını izledim. Ve ona da bittim. Özellikle Yekta Kara'nın başkişilerini (Otello, İago ve Desdemona) asıl sanatçının yanı sıra, onların iç dünyalarını temsil eden bir ikinci kişiye de oynatmasını, devrim niteliğinde bir yorum olarak çok ilginç buldum. Bizde pek sözü edilmedi, ama yabancı eleştirmenler, örneğin bir Alman yazarı izleyip gazetesinde göklere çıkarmış. Yine de hınzırlığım tuttu, bir şeye değinmek istiyorum. Benim izlediğim temsildeki ikinci kadroda öylesine bir soprano vardı ki... Adını yazmıyorum: Harika bir ses, güzel bir yüz. Ama öylesine şişman ki... Hele o "küçüğüm, yavrum" diyen aryalara muhatap oldukça, salonda sanki bir gerçeküstücülük rüzgarı esti durdu. Oysa sevgili Yekta Kara'nın onun için seçtiği "ikinci kişilik", inadına incecik bir kadın. Acaba, diyorum, deneyimli yönetmen bir mesaj mı vermek istedi? "Her iriyarı kadının içinde bile çok ince ve zarif bir kadın vardır" demek mi istedi? Ki biz öyle olduğunu zaten bilmiyor muyuz?
|