|
|
|
|
|
'Amacım bir Altın Portakal ödülü almak'
|
|
Katıldığı bir güzellik yarışmasında birinci olduktan hemen sonra sinemaya adımını atan Selda Alkor, televizyon dizileriyle ünlense de beyazperdeden vazgeçmeyi düşünmüyor.
Selda Alkor'u bu sayfada konuk etmeyi, uzun zamandır istiyordum. Sinemamızın parlak döneminden kalma bir sanatçıydı ama asıl ününü, daha sonra TV dizilerinde yapmıştı. Ve bu ün, onu günümüze dek tanınan, sevilen bir star konumuna getirmişti. Sanatçı, 1944 Konya doğumlu. Polis olan babasının Konya tayininde doğmuş. Bir hatırası var. Annesi hep anlatırmış; Konya'daki daha ilk gecelerinde, uzun boylu, yeşil sarıklı biri girmiş rüyasına... Komşuları Hazret-i Mevlâna'nın ona göründüğü yorumunu yapmış. Üç gün sonra ise rüyasında Mevlâna'nın türbesini görmüş. O arada Selda'ya hamile kalmış. "Belki o yüzden Mevlâna felsefesini her zaman çok sevmişimdir," diyor. Üç yıl Konya'da kalan aile, sonra Manisa'ya geliyor, Selda ilkokulu ve kız meslek lisesini orada okuyor. Bir okul temsilinde "Çiçekçi Kız"ı oynamasını da unutmuyor; yıllar sonra sinemadaki en ilginç rolü olacak karakter... Selda, 11 yaşında iken kaybettiği, Manisa Emniyet Müdürlüğü'ne dek yükselen polis babasının, İstanbul'un işgali yıllarında ortalığa kök söktüren Rum haydudu Hrisantos'u öldüren memur olduğunu da kaydediyor. Tatavla (şimdiki Kurtuluş) karakolunda görevli babası Muharrem Alkor, arkadaşı Tayyar'la birlikte adamı vurmuş. Ve yıllar sonra bunun kitabını yazmış Hrisantos'u Ben Öldürdüm diye... Benim çocukluğumdan hatırladığım Hrisantos- İstanbul Kan Ağlarken filmi, bu kitaptan uyarlanmış; babasını da Muzaffer Tema oynamış. Selda'nın ilk gençlik yıllarındaki arzusu, resim okumak için Akademi'ye girmek. Ama arada öksüz kalıyor; ana da gidiyor, baba da... Yıllarca hala dediği bir akraba hanımın elinde büyümüş. O aralar SES Dergisi'nin ünlü yarışmaları var. Ama ağabeyi ve ablası kesinlikle karşı çıkıyor. 1965 yılındaki yarışmaya resim gönderiyor, elemeleri kazandığı haberi geliyor: "O zaman büyük bir telâşa düştüm. Hiç bilmediğim bir dünyanın içine girecektim. Hiç kimseyi tanımıyorum; ne bir gazeteci ağabeyimiz var, ne bir yapımcı. Sinema nedir, nasıl bir dünyadır?" Tüm bunları düşünüp paniğe kapılan Alkor, Cağaloğlu'ndaki eski SES binasına gidiyor; resimlerini geri almak için... Karşısına eski gazeteci Enis Olcayto ve genel yayın müdürü Çetin Emeç çıkıyor. Birlikte Selda'yı ikna ediyorlar. Katılıyor ve sonunda o yılın birincisi seçiliyor. Ardından ikinci olan da Esen Püsküllü. Selda, hemen sinemaya geçiyor ve art arda Çiçekçi Kız, Buzlar Çözülmeden, Senede Bir Gün, İlk ve Son, Yara, Yosma ve Yakut Gözlü Kadın gibi filmler çekiyor. Ayhan Işık'la ilk kez film çekeceklerinde, kimi dergilerde bir dedikodu yayılıyor; "Ayhan Işık, genç oyuncu Selda Alkor'a âşık oldu" diye... Evli barklı Işık, çok kızıyor, Selda'yı istemiyor. Ama sonra yeniden birkaç film çekiyorlar ve dost oluyorlar. Alkor'un belki gerçek talihsizliği, sinemamızın en büyükleriyle çalışamamış olması; Lütfi Akad, Atıf Yılmaz, Metin Erksan... "Evet, onlarla çalışamadık. Hepsinin zaten aile gibi oldukları oyuncuları vardı. Ama Memduh Ün'le çalıştım. En çok da rahmetli Nejat Saydam'la çalıştık." O yıllarda Selda'nın bir de sahne macerası var. 1968 yılında yani çok kişinin kendini sahneye atmasına neden olan seks filmleri başlamadan çok önce, o çıkıp halk türküleri söylüyor: "Çok iyi paralar veriliyordu. Ben ayrıca üç dört Türk Sanat Müziği parçası ezberleyip de çıkmak istemedim. Uzun süre rahmetli Ruhi Su'dan şan dersleri aldım." Sonra aşk geliyor. Yani Selda'nın dönemin ünlü basketçisi Cihat İlkbaşaran ile tanışması, o yıllarda dillere destan olan aşkları. Ve 1972'de evlenmeleri. Ondan sonra Selda, sinemayı hemen hemen tümüyle bırakıyor: "Kimi teklifler gelmedi değil. Ama önemsiz şeylerdi. Piyasada sanki evlenen oyuncuların sinemadan koptuğuna dair bir inanç vardı. Oysa devam etmeyi istiyordum, eşim de karşı çıkmıyordu. Ama olmadı." "Evlenmeseydiniz kariyeriniz daha parlak mı olurdu?" diyorum. "Bu soruyu bana hiç sormayın, kimse de sormasın. Böyle bir seçim yapmadım, yapmak istemezdim. İkisinin birbirine engel olduğunu hiç düşünmedim." Evliliğini gölgeleyen şeyler olmuş. Örneğin çocuk sahibi olamamış. Ayrıca, 28 yıldır Koç Holding'de çalışan Cihat Bey'in yakın zamanda talihsiz bir dönemi olmuş; bir beyin ameliyatı, bir kaza, beyindeki sorunun nüksetmesi... Bunları anlatırken, o şen, neşeli, konuşkan Selda Alkor'un gözlerinden bir hüzün bulutu geçiyor sanki... Ama o ne olursa olsun, güçlü bir kadın. Hemen kendisini toparlıyor, eski haline dönüyor. al.dorsay@superonline.com
|
|
|
|
|
|
|
|
|