|
|
|
|
Yılmaz'ı 330 avukat savunacak
Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım 2005 günü Seferi Yılmaz'a ait Umut Kitabevi'nde meydana gelen patlamanın ardında başlayan soruşturmanın tamamlanmasının ardından açılan davanın ilk duruşması 4 Mayıs günü Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayacak. Duruşmada kitabevi bombalanan Seferi Yılmaz'ı Türkiye'nin değişik yerlerinden 330 gönüllü olarak avukat savunacak.
Kitabevi bombalanan eski PKK hükümlüsü Seferi Yılmaz'ı ve diğer mağdurları savunan avukatlar 4 Mayıs'ta başlayacak duruşma için hazırlıklarını sürdürüyor. Yılmaz'ın avukatlarından
Murat Timur, başta İzmir, İstanbul ve Ankara olmak üzere bölge barolarına bağlı 330 avukatın Seferi Yılmaz'dan vekaletname aldığını ifade ederek, bölge illerinden vekalet almak için avukatların müracaatlarının devam ettiğini söyledi.
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 25 kişilik salonunda yapılması beklenen duruşma için Yılmaz'ın avukatları mahkemeye duruşmanın daha büyük bir yerde yapılması için müracaatta bulundu. Yılmaz, avukatların kendisini gönüllü olarak savunacağı konusunda bir şey söylemedi. Kendisine yakın kaynaklardan, bu konuda şahsının bir talebi olmadığını ifade ettiği öğrenildi. Savunmak için vekaletname alan avukatların bu işi gönüllü yapacakları belirtildi.
Avukat Timur, 330 avukatın duruşmaya girmeyeceğini ancak duruşma günü yine çok sayıda avukatın hazır bulunacağını belirtti. Timur, ancak hemen bütün avukatların dava dosyası üzerinde çalıştığını, dosyaya katkılarının olacağını vurguladı. Duruşmaya avukatlarının alınması ve halka açık olması için mahkemeye daha büyük bir salonda yapılması için yazılı müracaatta bulunduklarını ifade eden Timur, duruşma günü için avukatlar olarak hazırlıklarını tamamladıklarını söyledi.
Bu davayı lokal bir dava olarak görmediklerini dile getiren Timur, "Özellikle son 15 yıldır bölgede süren bir savaşta çıkan hukuk dışı oluşumların ortaya çıkarılması için gayret göstereceğiz. Savcının iddianamesinde bu hukuk dışı oluşumlarda bir çok üst düzey rütbeli askerin ismi de yer aldı. Biz savcının, bu hukuk dışı oluşumun ortaya çıkması için gösterdiği çabayı daha ileri götürerek çerçeveyi genişleteceğiz." dedi.
Seferi Yılmaz'ın avukatı Murat Timur, mahkemeden bir isteklerinin de yeni çıkarılan Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu'nun (CMUK), 219. maddesinde duruşmalarda yaşanan her şeyi teknik imkanlarla kayıt altına alma imkanı getirdiğine dikkat çekti. Timur, "Bu nedenle mahkemeden duruşma esnasında yaşanan her şeyin teknik imkanlarla görüntülü ve sesli olarak kayıt altına alınmasını istedik. Bunun yanısıra duruşma zabtında anlaşılacağı üzere duruşmanın yapılacağı gün üst seviyede bir güvenlik önlemi alınacak.
Dışardan gelen avukat arkadaşlarımızın duruşma salonuna giriş ve çıkışlarında sıkıntı yaşamaması için gerekli önlemlerin alınmasını da istedik" şeklinde konuştu.
YILMAZ: "DAVAYA NOKTA KONULDU"
Seferi Yılmaz ise, davanın bir avukat ya da 330 avukatla savunulma davası olmadığını, önemli olanın bu davanın gerçek anlamı ile şeffaf bir şekilde ortaya çıkarılması olduğunu kaydetti.
Yılmaz, belki avukat sayısının fazla olmasının dava açısından kolaylık sağlayabileceğini kabul ederek, "Ancak dava esnasında hukuksal açıdan şeffaflık olduğu takdirde 1 tek avukatın savunması yeterlidir. 15 yıllık savaş dönemi var. Bu süre içerisinde birçok hukuksuzluklar yaşandı. Gerçekten demokrasinin yaşanması için engeller oluştu.
Avukatların, bu hukuksuzluğun ortaya çıkarılması için gayretleri önemlidir. Türkiye'de yaşanan hukuksuzlukların ortaya çıkarılması için ümidim var. Ancak bir takım engeller de var. Sabri Uzun ile başlayan ve savcının görevden alınması ile sonuçlanan bir süreç var. Bir anlamda davaya bir nokta konulmuş. Ancak bu dava sürecinde bir takım ünlemlerin ve soru işaretlerin gelişebileceğini ümidini taşıyorum." dedi.
"Savcının görevden alınması her şeyi değiştirmeyecek mi?" sorusuna ise Yılmaz, savcının görevden alınmasından sonra kamuoyunda bir takım duyarlıkların oluştuğunu söyledi. Gazetecilerin "bu durum sizi kaygılandırdı mı?" sorusuna ise Yılmaz, "Evet kaygılandırdı. Her gün kamuoyunda yapılan yorumlarla ve tartışmalarla yargıya müdahale edildi." şeklinde cevap verdi.
Şemdinli'de 9 Kasım günü meydana gelen patlamaların ardından Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın başlattığı soruşturma sonunda hazırladığı iddianamede tutuklu bulunan sanık astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve PKK itirafçısı Veysel Ateş hakkında ''Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemde bulunmak, adam öldürmek ve adam öldürmeye teşebbüs etmek ve suç işlemek için anlaşmak" suçlarından müebbet hapis istemi ile dava açmıştı.
İddianamede Kara Kuvvetleri Komutanı (KKK) Orgeneral Yaşar Büyükkanıt ve kendisi ile birlikte aynı dönemde doğuda görev yapan komutası altındaki bir kısım askeri yetkililer hakkında "Suç İşlemek İçin Örgüt Kurmak, Görevi Kötüye Kullanmak ve Sahte Belge Düzenlemek, Şemdinli ilçesinde meydana gelen patlama olayından sonra Yaşar Büyükkanıt'ın olayın faillerinden olan Ali Kaya'ya yönelik açıklamaları nedeniyle Âdil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs" suçlamasında bulunmuştu.
Bu suçlamaların ardından büyük gürültü koparan Şemdinli iddianamesinden sonra Savcı Sarıkaya, hakkında başlatılan inceleme ve soruşturma sonrasında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından meslekten ihraç edilmişti. İhraç kararının ardından yargının baskı altına alındığı yönündeki tartışmalar daha da alevlenmişti.
(CHA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|