|
|
Bahar yorgunluğunu hafife almayın
Hava mis gibi bahar kokuyor. Ağaçlar yemyeşil ve çiçekler açıyor. Doğa yeni bir doğuşla rengarenk, pırıl pırıl, kıpır kıpır.. Peki siz nasılsınız? Biliyorum, bu sorunun cevabı biraz karışık! Korkarım birçoğumuz bu coşkunun tadını çıkaramayacak kadar yorgun ve bezginiz. Bu halimizin adına 'bahar yorgunluğu' deniyor. Sırası mı sanki! Yılın en güzel mevsimiyle kucaklaşmak, onun gibi çiçek açmak varken, nedir bu halimiz?
ZAYIF NOKTALARA DİKKAT Bahar yorgunluğu çok eski zamanlardan beri bilinen bir sorundur. Hipokrat bile bahseder bahar yorgunluğundan... Başlıca belirtileri; bitkinlik, güçsüzlük, yorgunluk, isteksizlik, huzursuzluk, neşesizlik, aşırı sinirlilik, hafıza zayıflaması, kafamızın karışması, konsantre olmakta çektiğimiz güçlük ve uyku bozukluklarına kadar uzanan sıkıntılar. Bunların yanı sıra kas ve eklem ağrıları, bazen sindirim sorunları da sıraya girer. Uzun sözün kısası, ne kadar zayıf tarafımız varsa, baharla birlikte ortaya çıkar! Özellikle mide hastalıkları, asabi kolit rahatsızlıkları, koroner damar hastalıkları, depresyon ve panik ataklar bu mevsimde artar. Astım krizlerini hiç saymıyorum bile. Baharla barışık bir astımlı tanımıyorum!
BİR AYDA ATLATILMALI Uzmanlar, geçici bahar yorgunluğu ile bir hastalık olan kronik yorgunluk belirtilerinin birbirine çok benzediğini belirtiyorlar. Ne var ki bahar yorgunluğu kısa sürelidir. Aynı bahar yağmurları gibi! En fazla 1 ayda atlatılması gerekir. Eğer daha fazla uzayacak olursa, mevsimsel bir sorun olmaktan çıkar. Bu nedenle bahar yorgunluğunu küçümsememeli ve önlem almalıyız.
BİO-RİTMİMİZ DEĞİŞİYOR Bahar yorgunluğunun birbirine bağlı birçok nedeni var. Bunları bio ritmimizin değişmesi şeklinde özetleyebiliriz. Bağışıklık sistemi güçlü olanlar değişimi daha kolay atlatıyorlar.
* Günler uzuyor, güneş ışığının süresi ve şiddeti artıyor. Ayrıca hava ısınıyor ve aldığımız gıdalar değişmeye başlıyor. Vücudumuz doğadaki bu değişikliklere, özellikle artan ısıya uyum sağlamakta zorlanıyor.
* Kış süresince vücut ısısı yaz aylarına oranla daha düşük seyreder. Baharın ilk günleriyle birlikte artar. Bu nedenle kan damarlarının çapı biraz genişler. Bu da tansiyonumuzun düşmesine neden olur. Hissettiğimiz yorgunluk ve uyuşukluğun nedenlerinden biri de budur.
* Birçok uzmanın üzerinde durduğu gibi, mevsimlerin değiştiği dönemlerde havadaki elektrik yükü taşınmaz hale gelir. Metabolizmamız buna uyum sağlamakta ve normal ritmini yeniden kurmakta güçlük çeker. Çevre kirliliğinin fazla olduğu büyük şehirlerde bu elektriklenme daha fazladır.
* Bir de bağırsak sistemindeki bakteriler var. Prebiyotik ürünlerin reklamlarıyla birlikte, bizim toplumumuz da bu bakterilerden haberdar oldu. Gerçekten bağırsaklarımızda 400 çeşitten fazla bakteri bulunur. Bunlar doğal detoks sürecinde çok büyük önem taşırlar. Gelgelelim, mevsim değişikliklerinde bunların arasındaki denge bozulabilir. Bağırsaklarda gaz, kabızlık ve ishal gibi düzensiz bağırsak hareketlerini beraberinde taşıyan, 'hassas bağırsak sendromu'nu andıran bir durum görülebilir. Bu da yaşadığımız yorgunluğun başlı başına bir nedeni olur.
* Baharla birlikte gelen iklimsel değişikliğin yarattığı bir başka önemli sorun da vücudumuzdaki su dengesinin olumsuz yönde etkilenmesidir. Susuzluk insanı her şeyden fazla bitkin bırakır.
EVE KAPANMAYIN ! Evimize kapanarak, doğadaki değişimden sakınarak, bu sorunlardan korunamayız. Tam tersine, yapmamız gereken, bahara teslim olmak, kendimizi açmak, dışarı çıkmak ve baharı kucaklamaktır. Yorgunluğumuz ne kadar fazla ise, dışarıya çıkmaya, dışarıda hareket etmeye o kadar fazla özen göstermeliyiz. Doğanın döngüsü değişmeyeceğine göre, biz değişmek zorundayız. Dışarıya çıkın, hareket edin, yürüyüş yapın, gezin ki, vücudunuzda mutluluk hormonu yükselsin ve direnciniz artsın!
Dr. Yasemin Fatih Amato
|