|
|
Silahtarağa Santrali artık sanat üretecek
Türkiye'nin ilk termik santrali olan Silahtarağa yakında İstanbul'a yeniden enerji vermeye hazırlanıyor. Ama bu kez kültür santrali olarak.
Dikkatli bakmayan bir göz yanından kolayca geçip gidebilir. Oysa, bir zamanlar sokakları yalnızca havagazı fenerleriyle aydınlanan İstanbul'da yaşamı kökten değiştiren, gece aydınlığını üreten, modernitenin kapılarını aralayan Silahtarağa Elektrik Santrali burası. 20 yıldan uzun bir süredir çalışmıyor. Aslına bakarsanız çalışmasa daha iyi. Zira birinci derecede çevre kirleticilerinden, kömürle elektrik üreten bir termik santral bu.
ÜRETİM 1983'TE DURDU GEO Dergisi'nin son sayısında öyküsü ve geçmişten bugüne fotoğraflarıyla yerverdiği Silahtarağa Santrali, yakında karşımıza benzersiz bir kültür santrali olarak çıkmaya hazırlanıyor. 14 Şubat 1914'te, I. Dünya Savaşı'ndan hemen önce faaliyete geçen Silahtarağa Santrali, İstanbul'da belirli bölgelerde elektrik satma yetkisini alan Macar Ganz Anonim Şirketi, Banque de Bruxelles ve Banque Generale de Credit ortaklığıyla kurulmuş. 1938'de ise satın alınarak devletleştirilmiş. İstanbul'un düzenli elektrikle tanışması tam da bu döneme denk geliyor. Elektrikten eski İstanbul'dan çok, elbette kentte tramvay yararlanmış. 1939'da İETT'ye devredilen santral, 1971'de Türkiye Elektrik Kurumu'na bırakılmış. Ama üretim 1983'te durdurulmuş. Kağıthane ve Alibeyköy derelerinin Haliç'e döküldüğü yerde, bir zamanlar İstanbul'a modernitenin nimetlerini sunan Silahtarağa Santrali'nde, bugün iş makineleri ve işçilerle hummalı bir çalışma yürütülüyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin projesi "Santral İstanbul", yıllarca İstanbul'a elektrik üreten, ardından kendi zamanına terk edilen santrali ve kurulu olduğu alanı bir kültür-sanat merkezine dönüştürüyor.
SANATÇILARIN YENİ EVİ Ciner ve Doğuş gruplarının kurucu sponsor olduğu projenin bu yıl sonunda tamamlanması planlanıyor. Burada Silahtarağa Santrali'nden kalan, korunan materyallerin başrolde olacağı bir enerji ve çağdaş sanatlar müzesi, galeriler, sanatçıların geçici olarak kalabilecekler konaklama alanları, büyük bir kütüphane ve belge merkezi, bir sanat sokağı, çok amaçlı büyük bir çadır ve açık hava performans salonları olacak. Halihazırda yenilenmesi bitmiş birkaç bina var. Buradaki ağaçlar da tarihi eser kapsamında. Projenin yürütücüleri kendi başına ayakta durabilen bütün ünitelerin olduğu gibi bırakıldığını, diğerlerinin elden geçtiğini anlatıyor. Bilgi Üniversitesi'ne bağlı olarak Silahtarağa'nın dönüşüm sürecini belgeleyen ve böylece projenin görsel belleğini oluşturan Orhan Cem Çetin, "Kapıdan içeri girdiğinizde dünya değiştirmiş gibi oluyorsunuz. İlk karşılaştığımda afalladım. Sözü edilen alan, üzerinde binaların ve ağaçların bulunduğu 118 bin metrekarelik bir alan. Mekanla nasıl bir ilişki kuracağım konusunda kararsız kaldım. Daha önce karşılaştığım hiçbir şeye benzemiyor" diyerek mekanın etkileciliğini vurguluyor.
|