Hayranlık uyandıran bir aşk hikayesi
Oldum olası öyle "vıc vıc" ilişkilerden kaçmışımdır. Hani derler ya "çok muhabbet tez ayrılık getirir" diye, işte hep ona inanmışımdır ben. Özellikle karı kocaların aynı işyerinde çalışmalarının ilişkiyi yıprattığına inanırdım. Bu çifti tanıyana kadar. Bahsettiğim çift, Koton firmasının sahipleri Gülden ve Yılmaz Yılmaz. Dışarıdan bakıldığında, evet başarılı bir grup, evet her geçen gün hızla büyüyorlar... Ama beni ilgilendiren kısmı, daha çok ilişkileri oldu. Hem ilişkilerini hem de hayat disiplinlerini kıskanmadım desem yalan olur. Böyle manevi değerler, böyle hoş bir ilişki kıskanılmayacak, belki de kelime hatası yaptım, imrenilmeyecek gibi değildi.
İŞİN SIRRI İHTİRAS DEĞİL Bu çift, yıllardır aynı işyerinde dip dibe çalışıyormuş. Beraber büyümüşler. Ben sadece firmasının büyümesinden bahsetmiyorum, aynı zamanda gençlikten beri yan yana oldukları için kişisel gelişimlerini de beraber yapmışlar. İnsan 20 sene birbirinin bu kadar dibinde olup hala birbirinin gözünde eriyorsa, ben buna imrenirim doğrusu. Ayrıca iki tane müthiş şeker çocuğa sahipler. Benim anlayamadığım, insan bu kadar yoğun tempoda böylesine çalışırken hem iyi anne baba, hem iyi sevgili nasıl oluyor? Bir de bütün bunlar yetmezmiş gibi nasıl haftada iki gün yoga falan yapıyorlar? Galiba görünmez bir yerlerine pil falan takılı, ya da bunlar doğuştan hiperaktif. Gülden'le Yılmaz'ı da tanıyınca iyice anladım ki, bu işin sırrı öyle ihtirastan elinin ayağının titrediği, görünce midenin ağzına geldiği durumlardan geçmiyor. Çünkü bu dönem bir müddet sonra tükenip bitiyor. Geriye hayatın gerçekleri bütün çıplaklığıyla, dimdik kalıyor ve anlıyorsun ki esas olan iyi dost, iyi yol arkadaşı, iyi can yoldaşı olmaktan geçiyor. Evet birbiriniz için bir şeyler yapabilmek önemli, ama esas olan birbirine omuz vermek gibi, iyi arkadaş da olmak. İyi arkadaşlar birlikte gülerler, birlikte sosyalleşirler, birlikte içerler, birlikte seyahat ederler. Ne güzeldir sevdiğinle yapmak bunları, ne güzeldir sevdiğinle sevişmek, ne güzeldir insanın yirmi sene sonra yanındaki kadına "sevgilim" demesi... Gel de imrenme! Özellikle artık her şeyin yozlaştığı, herkesin birbiriyle salt menfaat için beraber olduğu günümüzde bunu yaşamak ne güzel... İnşallah, bir 30 - 40 sene daha birbirinize "sevgilim" dersiniz sevgili Yılmazlar.
***
Geçenlerde TV izlerken gördüğüm manzara gözlerimi yerinden fırlattı. Bir magazin muhabiri, iki erkekle konuşurken erkeklerden biri birden bire muhabirin gözüne bir yumruk indirdi ve derken çocuğun yüzü gözü dağıldı. Sadece ve sadece magazin basını sayesinde bir yerlere gelmiş sansasyon meşhurları ve özel hayatları çarşaf gibi gözler önüne serenler, hatta basını görünce kaçar numarası yapıp aslında keşke beni bulsalar diye can atanlar, bindiğiniz dalı kesiyorsunuz mu diyelim, yoksa yediğiniz kaba pisliyorsunuz mu, bilemedim doğrusu.
|