Köprüde beklemek mi? Denizde uzun uzun gitmek mi?
Köprü trafiğinde bunalmaktansa Adalar'dan birinde yaşayıp her gün 1.5 gidiş 1.5 dönüş günde 3 saatimi denizde geçirmeyi tercih ederim Bunu, Adalar'da yaşamak için yer arayan İstanbullular söylüyor. Aslında haksız da değiller. Trafik yüzünden uzak neresi yakın neresi, karıştırdığımız İstanbul'da, en azından çok güçlü bir lodos olmadıkça sürprizi olmayan, trafiğin hiçbir koşulda sıkışmadığı bir ulaşım seçeneği sunuyor Adalar'da yaşamak. Zaten Belediye Başkanı Coşkun Özden de atık ve içme suyu sorunlarının sona erdiğini, doğalgazın bu kış evlerde kullanılmasıyla kışın istemeyerek adaları terkedenlerin buna mecbur olmayacaklarını anlatıyor. Eğer evde bekleyen küçük çocuk yoksa, çalışma saatlerini kendiniz belirleyebiliyorsanız ve de istediğinizde evden çalışma şansınız varsa, kornasız, kırmızı ışıksız, egzos gazı olmadan yaşamak, üstelik de İstanbulsuz kalmamak, herkesin hayali olsa gerek...
İstanbul'da konutun değerini sosyal tesisler, mimari, seramik, mutfak, banyo belirlemiyor sadece. En önemli kriter ulaşım aksı. Böyle bakıldığında, insanlar evden çıktıklarında işe ne kadar sürede gidecekleri, hava durumuna, yol durumuna, mitinge, ya da asla çözemedikleri başka bir nedene bağlı olmadan 'kesin ve net' olan yerlerde yaşamayı istiyor. Bu lükse ancak üç koşulda sahip olunabiliyor. Ya işi evine yürüme mesafesinde olacak, ya metro güzergahında yaşayacak, ya da denizyolunu kullanma şansı olacak. Bu nedenle, İstanbul'un dışında arsalar tükendiğinde, bu kez şehrin içindeki küçük araziler üzerinde proje geliştirme dönemi başlayacak. İşte o zaman da ulaşım yolları evlerin değerini belirleyecek.
ESEN EVRAN
|