| |
Küreselleşme ve liberalizm
Abant Platformu, bu yıl onuncu toplantısını Fransa'da gerçekleştirdi. Uluslararası Sosyal Bilimler Konseyi ve Beşeri Bilimler Merkezi'nin işbirliğiyle, "Cumhuriyet, Kültürel Çoğulculuk ve Avrupa" başlıklı toplantıda sorunlar nitelikli bir katılımla tartışıldı. Aslında ilk başta toplantının Sorbonne Üniversitesi salonlarında yapılması planlandı ancak Fransa kaynamaya başlayınca toplantının yeri de değişti. Bu toplantının "Küreselleşme ve Liberalizm" başlıklı kısmında ben de konuşmacıydım. Kol gücünden beyin gücüne geçen bir dünya her tartışmanın fonunu oluşturuyor. Ulus-devlet adı altında organize edilmiş bir yerel pazara, "dokuz-beş" kart basan emekçilere, üretimi biçimlendiren sermayeye artık eskisi gibi gereksinim yok. Bunun yerine "beyinsel bilgi" çok daha değer üretiyor, zenginlik yaratıyor. Hep tekrarlamayı sevdiğim bir örnek var. "Tarım toplumu" kumu sadece kum olarak kullanıyor çünkü bunun ötesinde bir bilgi birikimi yok ve bir kilogram kumu 5 sente satıyor. "Sanayi toplumu" doğa üzerindeki bilgisini ve egemenliğini daha artırınca, bu kez kumu yüksek ateşli fırınlarda eritip, içinden silisyumu çıkartarak camı üretiyor. Kum cam oluyor ve bir kilo camın piyasa değeri bir dolar yedi sent. "Sanayi sonrası toplum" ise kumdan silisyum üretmekle yetinmiyor, kumu alıp çiplere dönüştürüyor. Bilgisayarı yaratıyor. Bir kiloluk cep üstü bilgisayarların fiyatı ise bin yedi yüz dolar. Kum da kum, cam da kum, bilgisayar da kum... Değişen ise bilgi... Bilgi, en büyük zenginliği yaratan unsur haline geliyor.
Bilgi ve beyinsel yaratıcılık öne geçtikçe, insan da öne geçiyor. Tabuların yıkıldığı, insanın tüm tabuların önünde yer aldığı yeni bir dünyanın temelinde kol gücünden beyin gücüne geçişin bu sırrı yatmakta... Çek Cumhuriyeti'nin eski cumhurbaşkanı ünlü yazar Havel bu nedenle "insanlar sınırlardan önemlidir" diyor. Hem de cumhurbaşkanlığı koltuğunda otururken... Onun için AB süreci bizlere "yönetenin kim olduğunun değil, nasıl yönettiğinin önemini" anımsatıyor. İnsan beyni öne geçtikçe, yüksek nitelikli teknolojik üretim artıyor. Onların üretilmesi için tüketilen kaynaklar da büyüyor. Bu tür nitelikli ürünün bulunması için büyük paralar harcanıyor. Büyük maliyet ise ancak yeryüzü düzeyinde bir pazarda kazanç sağlamakta... Küreselleşmenin ekonomik boyutlarından biri de bu. İnsan beyni feodal dönemdeki topraktan da, sanayi dönemindeki emek ve sermayeden de, burjuvazinin palazlanmak için ihtiyaç duyduğu ulusdevlet adındaki pazardan da önemli hale gelince, odağında birey bulunan liberalizm de yeniden şahlanıyor. Liberalizm, ilk başta devlete karşı bireyi koruyan bir özgürlük anlayışı olarak doğdu. Mutlak monarşilerin ve kiliselerin baskısı altında nefes alamaz haldeki insanın özgürleşme atağı liberal hareketle gerçekleşti.
Bugün ise, ilk baştaki gibi insanı devlete karşı korumak söz konusu değil. Yapılmakta olan doğrudan doğruya odağında insan bulunan yeni bir örgütlenmeye gitmek... Her şeyi insan için düzenlemek... Ancak bir çağdan bir çağa geçmek, yeni üretim biçimleri yaratmak her zaman insanoğlu için sancılı bir dönem olmuş. Bugün de dünyanın çeşitli bölgelerinde acı ve sefalet dayanılmaz ölçülerde. Ama bu "gelmekte olanın" kötülüğünden değil, insanoğlunun çağ değiştirirken her zaman yaşadığı o korkunç "uyum" zorluğundan kaynaklanıyor. Hem Diyarbakır'da hem Paris'te gençlerin bankamatikleri kırmasının bir tesadüf olmama ihtimali yüksek. Küreselleşme ve liberalizm ne yazık ki bizim coğrafyamıza henüz uzak. Biz sanayileşmesini tamamlamamış bir tarım ülkesi olmaktan yavaş yavaş çıkıyoruz. İnsanımızın ise birincil ihtiyaçları henüz giderilmiş değil. Dünyalı olmak için epey yol yürümek durumundayız. Ne var ki, dünya da henüz dünyalı olmuş değil. Olmaya çalışmakta... Onun için dünyanın her yanı sorunlarla kaynıyor. Abant toplantısında ben de bu konuları anlatmaya çalıştım. Elbette sorunlar öyle bir iki toplantıyla, konuşmayla aşılacak gibi değil. Ama hiç olmazsa, yaşadığımız bunca acının nedenlerini ve çarelerini görmekte bu tür toplantılar bize yardımcı oluyor. Yeni bir çağın başlangıcında kendini kaybolmuş gibi hisseden insanoğluna bir harita çizmek için gösterilen çabalara bir katkı sağlamaya uğraşıyor.
|