|
|
İstanbul'un göbeğinde 'ağaç katliamı'
İstanbul'da planlı yerleşimin ilk örnekleri Ataköy ve Levent'te yapıldı. Bu alanların iç bölgelerinde o dönem sosyal donatı alanı olarak bırakılan parsellerin çoğu 2003'ten beri TOKİ tarafından satılıyor. Fakat bu yerlere yıllarca bir şey yapılmayınca çevre sakinleri, ağaç dikerek veya mevcut ağaçları koruyarak yeşil kalmasını sağladı. Şimdi bu bölgelerde ciddi bir çelişki yaşanıyor. Bir yanda 100 yıllık ağaçların yer aldığı koruluk, diğer yanda para verip o alanı alan müteahhitler var. Üstelik bu alanların büyük çoğunluğunun imarı da yok. Bunlardan biri de İstanbul 4. Levent Akasyalı sokakta bulunan koruluk. Beşiktaş Belediyesi İmar Müdürü Mithat Şermet bu korulukla ilgili şunları söylüyor: "Hiçbir şekilde planı yok, plansız alanda bulunuyor.. Bu nedenle imar uygulaması yapılamaz." Peki imar uygulaması yapılamayan bu yerleri müteahhitler neden alır? Sorunun cevabını İstanbul Levent'teki koruluk alanın yarısını satın alan Örtaş firmasının sahibi Temel Abdik vermeli. İşadamı Abdik, burayı aldığı günlerde çevre sakinlerine, yeşili ve 100 yıllık ağaçları koruyacağı sözünü verdi. Ama ne yazık ki sözünü tutmadı ve korulukta ciddi bir ağaç katliamı başladı. Çevre sakinleri ağaçların birer ikişer kesildiğini fark edince adeta ayaklandı ama ortada bu 'ağaç katliamı' nı durduracak bir yetkili yok. Ne İstanbul Büyükşehir Belediyesi ne de Beşiktaş Belediyesi kılını kıpırdatmıyor. Çünkü onlara göre 'ağaç katliamı' yapılmıyor. Oysa çevre sakinleri onlarla aynı görüşte değil. Biri şöyle diyor: "Amaç önce ağaçları yok edip, arsayı imara uygun hale getirmek, sonrası kolay. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu ne güne duruyor. Çünkü, müteahhit ne istiyorsa onu yapmaya hazırlar. Böyle şehir yönetimi olur mu? Bir yandan yeşil alanı arttıralım diyorlar, öte yandan şehir içindeki yeşil alanları yok ediyorlar. Sayın Kadir Topbaş bu katliama kim dur diyecek?" Bu şehrin başına gelenlere bakar mısınız? Son 50 yıldır kaderi hiç değişmedi. Önce gecekondularla kuşatıldı, şimdi 'yeşil alan avcıları' şehrin içlerine gözlerini dikti. Düşünebiliyor musunuz, imarı olmayan bir arsayı bizzat devlet satışa çıkartıyor. Bu gariplik yetmezmiş gibi o imarsız arsayı da bir iş adamı trilyonlar ödeyerek satın alıyor. Peki bir iş adamı bu kadar parayı o imarsız alana neden veriyor? Amiyane tabirle 'babasının hayrına' vermediği kesin. Bir gün bunun karşılığını alacağı hesabı içinde. İşte bu noktada sivil toplum ve şehir yönetiminin devreye girmesi gerekiyor. Sivil toplumun tavrı belli, bakalım 'Şehir Yönetimi' ne yapacak? Bu işin de takipçisi olacağız.
|