| |
|
|
Peki nedir bu nahoş görüntüler?
MÜFTÜ beye sordum, yanıtladı: - Camilerimiz bu kadar önemliyse nahoş görüntüler niye? - Savaş Bey dert bir değil ki. Mesela geçtiğimiz yıl ramazan ayında belediye Fatih Camisi'nin avlusunu panayıra çevirdi. - Ne oldu ki? - Herhangi bir adam bir müteahhit gelmiş caminin avlusunda barakalar yapmış kiraya vermiş. Yüz milyarlarca lirayı. Hani ne vardı? Saf vatandaşlara Beyazıt Kulesi'ni, saat kulesini satan bir adam vardı. Unuttum neydi adı? - Sülün Osman mı? - Hah hah aynen!.. Zamane Sülün Osman'ı da geçen yıl Fatih Camisi'nin avlusunda yaşadı işte. Avlunun tamamını kiraya verdi. Lunapark da dahil. Köfteci ve ekmek pişirici ocaklar dahil. Size İstanbul müftüsü olarak şimdiden söylüyorum önümüzdeki ramazana doğru orayı incelemeye alın. - Size sormadan mı yapılıyor bu? Bir şey demediniz mi? - Bizim yetkimiz yok camilerin dışına karışmaya. Temel sorun da bu zaten. Yasal olarak Turizm ve Kültür Bakanlığı'na bağlıdır camii müştemilatları. Buna rağmen başımı vurmadığım taş kalmadı. - Süleymaniye'de ipe asılı dona da, o çirkin barakalara da karışamıyorsunuz öyle mi? - Hayır karışmamıyoruz. Onun muhatabı Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı Müzeler ve Türbeler Müdürlüğü. Bunlar da Turizm ve Kültür Bakanlığı'nın uhdesinde. - Yani? - Yani siz haklı olarak o görüntülerden imamlar sorumlu sanıyorsunuz. Bütün vatandaşlar da öyle sanıyor. Doğrusu da, olması gerekeni de budur zaten ama öyle değil maalesef...
|