Çocuklara hayır demek gerçekten zor
"Ah, ben ona hiç hayır diyemiyorum! O kadar çok seviyorum ki üzülmesine dayanamıyorum." Bir çok anne baba bu cümleyi sıkça tekrarlıyor.Ona hayır dememenin sevgisini göstermek olmadığını bilmeden, hatta bazen zarar verici olduğunu düşünmeden. Nelere hayır diyemediklerine baktığımızda çocuğun neredeyse tüm yaşamını görebilirsiniz. Uyku saatinden, yemek yeme düzenine, ders çalışmasına, televizyon seyretmekten, kendine zarar verecek şeyleri denemesine değin gider. Sonuç olarak, anne babalar ya artık hiçbir zaman hayır diyemiyorlar. Ya çocuklarının gözlerinin önünde zararlı alışkanlıklara kapılmasını, okuldan kopmasını, gitmelerini istemedikleri yerlere gitmelerini çaresizlik içinde seyretmek zorunda kalıyor, ya da günün birinde kendilerini, çok sıkıştıkları bir anda hayır dediklerini gören, o zamana kadar hayırın anlamını öğrenmediği için şaşkın ve isyankar çocuklarına nedenleri anlatmaya çalışırken buluyorlar.
REDDETMEK ÖNEMLİ Çocuklarımız doğdukları andan itibaren bize güvenmek isterler. Eğer onlar adına verdiğimiz kararlarda, isteklerde tereddütlüysek, telaşlıysak, kaygılıysak onlar da öyle olacaktır. Onlarla her zaman net ve kararlı konuşmalıyız. Örnek olarak; "yatman gerekli", "bu programı seyretmemelisin" gibi isteklerimizi "iyi olur, ama ben aksine ikna olabilirim" ifadesi ve ses tonuyla değil, "gerekli ve yapmalısın" şeklinde söylediğimizde çocuk rahatlayacak ve yapacaktır. Aksi durumda aramızda gereksiz çatışmalar çıkacak , her iki taraf da üzülecektir. Her şeye evet demek kadar, her şeye hayır demek de yanlış olacaktır. Gerçekten yapılmaması gerekenlere hayır demek çocuğa güven verir. Niçin hayır dediğinizin açıklamasını yaşına uygun yapmalısınız ki, anlayabilsin. Küçük çocuklara yapacağınız uzun açıklamalar, onun niçin hayır dediğinizi anlamasına değil, aklının karışmasına neden olacaktır. Çocuklar her zaman sınırları zorlar. Ona sınır koymak, bu sınır gerçekçiyse ve doğruysa çocuğu da rahatlatacaktır. Hayır, demeniz gereken konularda, başkalarından yardım almak, yani deden kızar, öğretmen kızar, doktora söylerim demek sizi "iyi" ebeveyn olarak göstermez. Aksine yetersiz ve ne yapacağını bilmeyen erişkin olursunuz. Çocuk bu durumda yapmaması gerektiğini anlamayacak, sizin yanınızda ama kızabilecek kişilerin uzağında bu davranışların doğru olduğunu düşünecektir. Oysa çocuğunuz için doğru ve yanlışı öğreten otorite anne ve baba olarak siz olmalısınız. Geçtiğimiz hafta tüm bunları, televizyonda (Biliyorsunuz ki her pazar, saat 11.45'de ATV'de, "Hadi Paylaşalım" isimli programımda birlikteyiz) gazetemin genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı ile konuştuk. Bana bir süpriz yapmış, kızı Zeynep'le birlikte gelmişti. Bir baba olarak, hayır demekte zorlandığını, ama öğrenmek için çaba gösterdiğini, hem kendi ağzından, hem de Zeynep sayesinde uygulamalı olarak gördük. Çocuklarımızı çok seviyoruz tartışılmaz. Bu sevgiyi nasıl gösterdiğimiz önemli. Hiç olmaması kadar, sevginin ve ilginin fazlası da onu bağımlı, kendine yetmeyen bir çocuk yapabilir. Ayrıca onlara doğruyu yanlışı, oluru olmazı öğretmek zorundayız, hem de anne baba olarak birlikte ve tek ses olarak. Onların sınırlara, nerede duracaklarını öğrenmeye, durmadıklarında karşılaşacakları bedelin ne olacağını bilmeye hakları var. Bunları öğrenecekleri yerde aileleri olmalı. Aileleri olmazsa başka birileri öğretebilir ki, bu hem zarar hem de acı verici olabilir.
|