Bu çocuk uyumuyor, peki niye?
Çocukların uyumaması, uyusalar da uykuda yaşadıkları sorunlar hem çocukları hem de aileleri huzursuz eder. Çocuklarda uyku sorunları çeşitlidir. Anne babalar için en büyük sorun çocukların yalnız uyumak istememeleridir. Aslında biraz derinlemesine soruşturunca, çocuklarından yakınmakla birlikte anne ya da babanın en azından birinin bu durumdan hoşnut olduğu görülür. Çünkü, özellikle depremden sonra artış gösteren bu sorunun gerçek kaynağı ailelerin korkularıdır. Ebeveynlerden birinin ya da her ikisinin çocuğun yalnız yatmasıyla oluşabilecek durumlara ilişkin korkuları çocuğa yansıtılır. Ailesinin, en çok güven duyduğu kişilerin bu endişesini adeta bir ayna gibi yansıtan çocuk, yalnız yatmak istemez. Yatırılmaya çalışıldığında ise gece defalarca uyanarak anne-babasının yanına gelir. Onu yerine götürmek yerine kalmasına izin veren aile bu süreci uzatır. Oysa kesin bir şekilde odasında yatması gerektiği söylenen, yatağına girilmeyerek baş ucunda oturularak bir masal okunan ve gece lambası açık bırakılarak, iyi geceler dilenen çocuk kendi yatağında uyuyacaktır. Gece uyanıp ailesinin yanına gittiğinde, "korkulacak bir şey olmadığını, ailesinin orada olacağını" kararlı bir davranışla öğrenen ve geri götürülen çocuk, geceleri ebeveyn yatağına gitmekten vazgeçecektir.
SAAT BELİRLENMELİ Aile ile çocuk arasındaki diğer bir tartışma uyku saatidir. Uyku saati yaşa göre belirlenir. Eğer çocuk o saatte yatmak istemezse aileyi bu saati geçirmek için zorlar. Aile bu konuda kesin kararlı davranmaz, çocuğun bu saati kaydırma girişimleri karşısında ortak ve kesin bir tutum oluşturamazsa uyku saati bir sorun haline gelir. Uygun olarak seçilen uyku saati konusunda aile kesin kararlı olmalı, "uykum yok, biraz daha" gibi sözler karşısında yatağa gidilmesi gerektiğini çocuğa söylemesi ve vazgeçmemesi gerekir. Bunu yapamadığı zaman uykuya gitme zamanı önemli bir uyku sorunu haline gelecektir ve bu sorunun kaynağı da, çözümü de aile olacaktır.
SORUNLAR LİSTESİ UYKU TERÖRÜ: Uyku terörü sıklıkla rüya veya kabusla karışır. Özellikle ailelerin ayırması zor olur. Uyku terörü, çocuğun uyanmasıyla başlar. Oturan çocuk karşıya anlamsız bakar, huzursuzdur, ağlayabilir ya da çığlık atabilir. Tabloya kalp çarpıntısı, hızlı nefes alma eşlik eder. Çocuk bu anda hiç bir şekilde avutulamaz. Süreç bittiğinde genellikle çocuk uyur. Uyandırıldığında ya da sabah uyandığında ise gece olanları anımsamaz. Erkek çocuklarda daha sıktır. Tedavi için ailenin ve çocuğun kaygısının yatıştırılması önemlidir. Aileye çocuğu uyandırmaya ve avutmaya çalışmalarının işe yaramayacağı, durumun çocuğun sağlığı açısında riskleri anlatılmalıdır.
KABUS BOZUKLUĞU: Eski adı rüya kaygısı bozukluğudur. Uyku döneminden sağlığa, güvenliğe, yaşama ilişkin tehditler içeren rüyalarla uyanma ve olayı ayrıntılarıyla hatırlama durumudur. Çocuk genellikle rüyanın sonunda aile tarafından uyandırılır ve gördüklerini anlatır. Sıklıkla uykunun derinliğinin azaldığı dönemlerde, sabaha karşı görülür. Her çocuk bir kez olsun bu deneyimi yaşar. Tedavisinde aile ve çocuğa yönelik psikoterapi uygulanır.
UYKUDA YÜRÜME: Çocukluk çağında en sık rastlanan psikolojik kökenli uyku bozukluğudur. Aynı zamanda gece çocuklarının başına gelebilecekler nedeniyle aileleri en ürküten sorundur. Bu korkunun bir kısmı da uyurgezer çocukların uyandırıldıklarında olabilecek olumsuzluklara ilişkin yaygın inançlarından kaynaklanır. Bu inancın kaynağı, uyandırılan çocukta gözlenen oryantasyon bozukluğudur. Uykuda yürüme sırasında ağzında geveleme şeklinde, kendiliğinden konuşma görülebilir. Uyanan çocuk olayı hatırlamaz. Bazen çocuk büyüdükçe iyileşme görülür. Çocuklarda uyurgezerlik epilepsiden (sara) mutlaka ayırt edilmelidir. Önemli olan aileyi çocuğun zarar görmeyeceği ve gittikçe düzeleceğine ikna etmektir. Aile pencere ve kapıları emniyete alabilir, çocuğa yer yatağı yapılabilir, ortalıktan çarpacağı şeyler kaldırılabilir.
|