| |
Yirmi bir küresel zengin...
Türkiye'nin geleceğini "ekonomik ilişkilerini" izleyerek kestirmeye çalışan bir dostum, bir yıl içinde sekizden yirmi bire çıkan "küresel zenginlerimizi" hatırlatarak, bundan böyle ülkenin yeryüzünden kopmasının çok zor olacağını söyledi. Rahatlamıştı.
Gerçekten de, geçenlerde Forbes dergisinin geleneksel olarak açıkladığı "dünyanın en zenginleri" listesinde Türkiye çoğalan "küresel zenginleri" sayesinde 2006'da dünya sekizinciliğine yükselmişti. "Küresel zenginler sayısı" itibariyle sekizinci sıradaydık; listede ABD, Almanya, Rusya, Japonya, İngiltere, Hindistan ve Kanada'dan sonra yer alıyorduk. Aynı gün başka bir akademisyen arkadaşım ise "küresel zenginlerimizin sayısı yirmi bir oldu ama hala tek bir küresel şirketimiz, dünya markamız yok" dedi.
Oturup listeyi bir daha inceledik. "En zenginler listesindeki" durumumuz ile Türkiye'nin ekonomik durumu arasındaki ilişkiyi saptamaya çalıştık. Diğer ülkelerle Türkiye'yi kıyasladık. Yirmi bir küresel zengin çıkartan zenginliğin toplumsal yansımalarının neler olduğunu araştırdık.
İlk konuştuğumuzda "rahatlamış" gözüken dostum, bizden önceki sekiz ülkenin ithalat ihracat rakamlarını Türkiye ile karşılaştırmaya girişti. Geçen yılların en büyük şirketler listesini yeniden tetkike aldı. Ardından da, yirmi bir küresel zengin çıkartabilen bir ülkenin toplumsal düzeyi ile bizim tartıştığımız konular arasında irtibatsızlık buldu. Dünya zenginleri sıralamasında sekizinci olan bir ülkenin böylesine sığ ve dağınık bir gündem ile yaşam geçiremeyeceğini düşünmüş olmalı ki bana "Sermayemiz dünyalı, gündemimiz Ortadoğulu" başlıklı bir mesaj gönderdi.
Dünyanın en büyük şirketleri sıralamasında neredeyse yokuz. Hatta öyle ki, Formula1 gibi küresel şenlik olan bir yarışmayı burada düzenledik ama bu yarışmaya "ana sponsor" olacak bir firma bile bulamadık. Çünkü Formula1 gibi tüm yeryüzünün seyrettiği bir yarışmanın bereketinden yararlanacak bir küresel markamız yoktu. Bunu düzenleyen ülkeler inanılmaz bir ekonomik olanak elde ederken, bu yarışmanın bize yansıması yapıldığı bölgedeki arazi rantının yükselmesi oldu. Yabancı sermayeyi yeterince çekemeyen Türkiye, küresel firmada çıkaramıyor.
Yeryüzü zenginlerimizin sayısının bir yılda böyle artmasının nedenini de merak eden dostlarım çıktı. Bu seneki Türkiye taramasının daha detaylı bir şekilde yapılmış olabileceğini düşündük ama bu ani zenginleşmenin işaretleri daha önceden fark edilmez miydi?
Küresel zenginler listesindeki bu zıplama ne yazık ki inceleme, analiz ve yorum açısından gereken ilgiyi bulamadı. Forbes'un da yayınında akla gelen soruları yanıtlayan bir zenginlik yoktu.
Zenginlerimiz çoğalıyor ama bu gelişimin kaçınılmaz bir biçimde yansıması gereken noktalarda durum çok net değil. Böylesine bir zenginlik daha derli toplu bir Türkiye yaratmaz mı? Üretimin global olduğu bir ülkede, gündem böylesine yerel ve cüce kalır mı? Zenginler küresel ise şirketler neden değil? Sorular uzayıp gidiyor. Bütün bu sorulara karşın bu gelişmenin dünyaya sıkı sıkıya irtibatlanmanın bir güvencesi olmasını dilerim. Sermaye söylendiği kadar dünyalı ise Türkiye de peşinden gider çünkü.
|