| |
|
|
Devlet elini çekince
Mesela son on yıla bakalım. Bu on yıl içinde devlet kurumlarına kaç bin personel alınmıştır değil mi? Acaba hiç düşündünüz mü, bunlardan kaçı konservatuarla ilgiliiçin ayrılmış. Sonra yine son on yılda konservatuarlardan mezun olmuş kaç öğrenci var diye düşünelim. Acaba bunların kaçı T.R.T'ye, Kültür Bakanlığı'na veya Devlet Koroları'na alınmış. Zahmet vermeden ben söyleyeyim. Her yüz mezundan sadece 14'ü. Geri kalanlar "saldım çayıra Mevla kayıra."
İzbe mekanlar O çocuklar da "su yakmadıkları için", hayatlarını devam ettirebilmek, ana babalarına destek atabilmek, evlenip yuva kurabilmek ve daha da önemlisi belli birilerine kendilerini gösterebilmek için yukarıda saydığım çoğu izbe mekanların zorunlu kadrosu oluyorlar. Gavur bu işi nasıl çözmüş derseniz plan belli. Örneğin batı ülkelerinde genellikle kilise koroları, şehir, vakıf ve belediye orkestraları ve büyük firmaların özel ansambılları. Orada gençler bu saydığım ekiplerde müzik icra ediyor ve sanat kültür dünyasından kopmuyor. Üç kuruş para için inandığı değerleri, tarzını, anlayışını kiraya vermek zorunda kalmıyorlar yani.
Hanzolar yok Haa bir de iki lafı bir araya getirmeyen, torpilli, pistonlu, baldır bacak avantajlı "sanatçıların" ardında çalmak zorunda kalanlar var. Onlar yine de en şanslı kesimler. Hiç olmazsa bir sarhoş kavgasının arasında kalıp ölme, yaralanma, ezilme, dövülüp sövülme tehlikeleri yok. Ve bulundukları mekanda Turna Semahı çalınırken, Veysel'in Kara Toprak türküsü söylenirken ayağa kalkıp gerdan kıran göbek atan hanzolar yok.
|