| |
|
|
Minarenin alemi
Mehmet Arıbakır, Demirciler Çarşısı'nda "dededen, babadan öğrendiklerini" yapıyor. - Kolay gelsin usta... Nedir elindeki? - Minarenin alemi. - Yaş kaç? - 53. - Kaç nesildir bu işle uğraşırsınız? - Babam... Dedem... Dedemin dedesi. - Hep minarenin alemini mi yapardınız? - İbrik, tabak, tencere... Ne istersen... Hepsi de elle yapılır. - Müşteri var mı? - İstanbul'dan, Antalya'dan, İzmir'den gelir, alırlar... Amerika'dan, Japonya'dan gelirler. - Elindeki alem kaç lira? - 150 milyon... Bakırdan. - Maliyeti ne kadar? - 75 milyon. - Kaç günde yaptın? - 4 günde. - Sana pek bir şey de kalmıyor. - Olsun... Buna da şükür.
"Alem" ler boy boy. Bir tanesi var ki "çok uzun... 850 milyon." 500 milyonu "bakır parası." 350 milyonu da "ustanın bir aylık çalışması."
Kimi alıyor, götürüyor "minarenin üstüne koyuyor." Kimi de "dekorasyon malzemesi" olarak kullanıyor.
Gittiğimizde "yarı gün" geçmiş, Mehmet usta hala siftah yapmamıştı ama... "Çayımı içmeden, gözlememi yemeden gidersen gönül koyarım" dedi. Mudurnu işte böyle bir yer.
|