|
|
|
|
|
|
Hayatınızda negatifliğe izin vermeyin
Pek çok kişi bilerek ya da bilmeyerek kendi sağlığını etkiliyor. Negatif tavrın vücutta negatif sonuçlar doğuracağını unutmayın. Sağlığınız sizin elinizde
İç dengenizi stabilize edemediğiniz sürece diyet ve spora karşı motivasyonunuzu uzun süre koruyamazsınız. Duygularınıza yenik düştüğünüz anda devam etme hevesiniz de kaçar. Sadece "sağlıklı olmak için" değişmeye motive olamıyoruz yani sağlıklı yaşayacağım diye birdenbire alışkanlıklarımızda köklü değişiklikler yapacak adımı atmak zorumuza gidiyor. Mesela yoğun duygusal karmaşanın yaşandığı benzer ilişkileri yaşayarak pek çok kez hayal kırıklığına uğradıktan sonra, yeteri kadar ders aldıysak bu zinciri kırabilecek farklı bir adım atabiliyoruz. Ya da yüksek bir mevkiyi kaybetmek, büyük bir maddi kayıp veya ciddi bir hastalık gibi köklü değişimler "Hayatımı ne kadar anlamsız şeylere değer vererek geçiriyorum" dedirtiyor ve bizim için gerçekten değerli olanlara yönlenmeye başlıyoruz. New Orleans sel felaketinde her şeyini kaybeden bir kadının televizyonda dediğinden çok etkilenmiştim. "Bu kasırganın bana öğrettiği, hiçbir şeyim olmadan da yaşantımı sürdürebilirim." Yani yaşadıklarımız içimizdeki gücü farketmemizi sağlıyor.
İKİ MADDE İçimizdeki gücü farketmekle iki şey ortaya çıkıyor. Birincisi, insan kendi sağlığının veya hastalığının oluşmasında kendi tavır ve hislerinin ne kadar önemli rol aldığını anlıyor. İkincisi; negatif tavrın, vücutta negatif sonuçlar yaratacağına karşı hassasiyetini geliştiriyor. Bu farkındalık kazanıldı mı, öz değerimizi kazanmaya başlıyoruz ve hayatımızda negatifliğe izin vermiyoruz. Caroyln Myss'a göre (geçtiğimiz hafta söz etmiştim) her insan iç gücünü ortaya çıkaracak bir yol bulmalıdır. Çocukluğumuzdan itibaren "gücü, sahip olmakla bir tutmaya" eğitiliyoruz. Para, statü, beğenilmek ve kabul edilmek için bitmek tükenmek bilmeyen istek ve hepsine rağmen tatminsizlik. Tüm bu yüzeysel güçlere sahip olmak için uğraşıyoruz çünkü bu tip güçlere sahip olduğumuzda dış dünyaya karşı kırılgan değiliz, kimse bizi çiğneyemez ve bu güçlerle başarılıyız, hayatımızın kontrolü kendi elimizde. Ancak bu çeşit bir dış gücü; özgüvenli, haysiyetli, kendini seven, satın alınamayacak ve sadece iç gücün geliştirilmesi ile oluşacak bir insan ruhuna tercih ediyoruz. Bir insan ne kadar çok dış güç arıyorsa, sürekli kendi doğruluğunu savunuyorsa, başkalarının fikirlerine değer vermeyip kritik etme ihtiyacı duyuyorsa, iç gücü de o kadar gelişmemiştir. Sürekli savunmada olma ihtiyacı, kendinize karşı uyguladığınız baskı ve stres, çok yoğun olduğunda kanser gibi bağışıklık sistemini alt üst eden bir hastalığa yol açıyor.
ELVAN DEMİRKAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|