Cin Ali ile Berber Fil
"Cin Ali, babası, kardeşi Suna bir gün akşamüzeri mahallede geziniyorlardı. Hoparlörlü bir taksi yanlarından geçerken: "Yarından itibaren bir filin nasıl berberlik yaptığını göreceksiniz!' diye bağırıyordu." Böyle başlıyor, Cin Ali'nin berber fil ile macerası. Cin Ali birkaç gün sonra ailesiyle birlikte kentlerine gelen sirke gider. İlk gösteride altı köpek karşılıklı top oynarlar; ardından dört at dans eder. Palyaçolar, çemberden atlayan aslanlar ve trapezcilerden sonra sıra berber file gelir!.. Sirk çadırının ortasına iki kova, bir fırça, bir de ustura konulur. Sunucu, "Traş olmak isteyen varsa buraya gelsin?" diye sorar seyircilere. Gönüllü olan adama önlük takıldıktan sonra fil getirilir! Berber fil hortumuyla tuttuğu fırçayı içinde sabunlu su olan kovaya daldırır ve adamın yüzüne sürer, ardından sıra gelir usturaya!.. Traş bittikten sonra fil sabunlu su kovasını adamın başından aşağı boşaltır. Aralarında Cin Ali'nin de bulunduğu seyirciler gülerlerken fil, su dolu kovayı da traş ettiği adamın başından aşağı döker Anımsamayan var mıdır Cin Ali'yi? Bizlere Türkçe'yi sevdiren, öğreten, Rasim Kaygusuz'un çocukluğumuza armağan ettiği bu çöp adam değil midir? Kendisi de bir öğretmen olan Rasim Kaygusuz, ülkemizdeki duyarlı öğretmenlerin talepleriyle en uzak köşelerdeki köy okullarına bile posta yoluyla ulaştırmıştır, Cin Ali kitaplarını. Bu gerçeğe 27 Şubat 1987 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki bir haberde rastlarız! Söz konusu haberde PKK'nın saldırısına uğrayan bir köyü tanıtılırken şu bilgi verilmektedir: "Hakkari'nin 1700 nüfuslu sınır köyü Taşdelen'in çocukları, bugüne dek hiç Türk televizyonu izlememişler. Irak televizyonundan sürekli Körfez Savaşı'nı izlediklerini, bir de Cin Ali okuduklarını anlatıyorlar." Cin Ali, bir romanın arka kapağındaki tanıtım yazısında da çıkıyor karşımıza. Tanıtım yazısı "Cem Yılmaz" imzasını taşıyor. Hayır, bir isim benzerliği değil; yazı ünlü komedyen Cem Yılmaz'ın kaleminden çıkma! Buyurun, okuyalım: "İlkokul 1'de Cin Ali ile Berber Fil'i okuduktan sonraki yaşadığım hayalkırıklığından beri böyledir. Kitaplara inanayım mı inanmayayım mı hiç bilemedim. O soğutan eserde Cin Ali, sahnede birini traş eden fille arkadaşlık ediyordu. Ben de kendi kendime 'Ulan bu Cin Ali Macar asıllı ya da bizi yiyolar. Ne fili ne sirki ya? Bu sirk nerde, ben hiç görmedim. Ne bohem hikaye imiş anasını satayım' diyordum. Beni inandıramamıştı." Cem Yılmaz şöyle sürdürüyor, yazısını:" O günden beri yazarı önceden taslak halinde göndermedikçe kitap okumam." Ne dersiniz, bir gülümsemeye harcayalım mı Rasim Kaygusuz öğretmenin emeğini, çocuklara kitap okumayı sevdirme çabasını!?.. Devam edelim, biraz daha okuyalım bir kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısını: "Bu elinizdeki eseri çocukken hiç sirke gitmememden sebep okudum. İlgili fikrim ise şu: Burada da sirk teması var, maymunu var, palyaçosu var, her türlü sihirbazı var, atı var, kelebeği var. Malı (kitabevine göre emtia) görünce dedim ki 'Eyvahyine mi sirk?' Korktum. Sonra bir baktım ki. Bu sirk yalan sirk değil, atı tanıdık ulan fili de tanıdık. Bir bakarım ki ne göreyim, 'traşı' da tanıdık" Cem Yılmaz, Cin Ali'yi "o soğutan eser" diye anıyor, bir adamın fil tarafından traş edildiği sirkin "yalan" olduğunu belirterek, yazısını bu temele dayandırıyor. Benim için bu yazıyı önemli kılan bir kitabın arka kapağında yazılı olmasıdır. Cem Yılmaz bir söyleşisinde Cin Ali'yi diline dolamış olsaydı "kendi sorunu" der geçerdim belki ama, kitabın magazin programlarından hatırı sayılır bir kalıcılığı olduğuna inanıyorum! Bir ay öncesine kadar bir sirk çadır kurmuştu İstanbul'a. Sirkin fili bir adamı usturayla traş ediyor, su dolu kovayı gösteri sonunda başından aşağı döküyordu! Gösteri Köy Enstitülü Rasim Kaygusuz'- un Cin Ali'de anlattığı gibiydi!.. Belki özür dilenmek istenilir diye yazıyorum; Rasim Kaygusuz öğretmen artık yaşamıyor. Ama fil, bir başka kentte gösterisini sürdürüyor! Bir sergi: Ercan Dağ'ın resimlerini 9 Mart'a kadar Göztepe'deki Teksin Sanat galerisi'nde görebilirsiniz. Picasso'nun tablolarının sergilendiği müzenin dolup taşması güzel; ama, resim sanatının yaşayan ustaları da eserlerini bir yıl içerisinde değişik galerilerde sergiliyor!
|