Benimle oynar mısınız?
Levent'teki İş-Sanat salonunda yazdığım ve yönettiğim "Ben Eskiden Küçüktüm" adlı son oyunumu Özdemir Çiftçioğlu, Berrak Kuş, Eser Ali, Onur Şenay, Korhan Başaran, Murat Ilgaz, Oylum Karakaş'dan kurulu bir oyuncular kadrosu, kuklalar ve seyircilerle birlikte oynuyorum. Şöyle de diyebilirim "Oyuncular, seyirciler, kuklalar, birlikte oynuyoruz 'Ben Eskiden Küçüktüm'ü" Nasıl mı? Çünkü seyirciler bizim meslektaşlarımızdır. Tiyatronun iki temel öğesi var... Oyuncular-seyirciler; bu ikisi bir araya gelince şimşek çakıyor, tiyatro dediğimiz mucize gerçekleşiyor. İnsan kadar eski, insana bakıp insan üstüne düşünme, kahkahalar atıp dünyaya meydan okuma mucizesi... Sahnedeki oyuncularla birlikte tiyatro eylemini gerçekleştiren seyircilerde yaratım sürecinin önemli bir parçasıdır.
SEYİRCİYLE AYNI İŞİ YAPIYORUZ Salonda oturan her seyirci hayal gücünün kapılarını aralayıp pencerelerini açıp kendi yaratım sürecini devreye sokar. Okumak da izlemek de yazılmış olanı, oynananı yeniden yazmak, yaratmak ve üstüne düşünmektir. Her okuyucunun yazılmış bitmiş bir kitabı okurken kendi yaratıcı enerjisini, algılama yöntemini devreye sokarak kitabı zihninde kendince yazması da aynı şeydir. Yani seyircilerle biz aynı işi yapıyoruz. Tiyatroya giden, modern, çağdaş, uygar yaşama biçimin bir parçası olan, sanat tarihinin belirli bir süresinde yaratıcılık eylemini paylaşan insanlar bizim meslektaşlarımızdır. Tiyatroya giden, kendi yerini boş bırakmayan insanlar, gördüklerini başkalarına anlatıp onların da gitmesini, katılmasını sağlayan seyirciler bizim meslektaşımızdır; suç ortağımızdır... Çünkü her sanat olayında işlenmemiş bir suçun ortaklığı gizlidir. Tiyatronun bir yanı biziz, bir yanı onlar. Biz onlara ayna tutarken, onlar da bize ayna tutarlar. Oyuncu seyircinin aynasında kendini sınar, tekniğini geliştirir, olgunlaştırır yeniler. Her okuyan, her izleyen kendisine sunulan sanat ürününü yeniden yazar, yorumlar, kurgular.
TİYATRODA KOLTUĞUNUZ HAZIR Ne mutlu ürettikleriyle geleceğe kalabilenlere. Ne mutlu oyunculara Shakespare'in, Moliere'in, Çehov'un, Haldun Taner'in Aziz Nesin'in, Melih Cevdet Anday'ın yazdıklarını bugünkü gözle okuyabilenlere, seyredebilenlere... Sevgili meslektaşlarım, aziz seyirciler; Türk tiyatrosu yalnızca tiyatrocuların değil aynı zamanda Türk tiyatro seyircisinin... Biz tiyatrocular sahnenin üstündeyiz. Yerimize sahip çıkıyoruz... Sizlerinde her tiyatroda birer koltuğunuz var. O koltuklar sizin... Yerlerinize sahip çıkın... Sevgili meslektaşlarım... Biz oyuncular oyunların sonunda selama çıkarız... Siz alkışlarsınız, biz de başımızla selam verir sizleri alkışlarız; gelip bizimle birlikte oyunlara can verdiğiniz için... Gelin, yine birlikte oynayalım. Tiyatrolara gidin, meslektaşlarınız sizi bekliyor...
|