|
|
Su uyur ama bizim çocuk asla uyumaz
Yeni doğan bir bebeğin günde ortalama olarak on yedi saat uyuduğu söylenir. Doğrusu bizde bu tam tersiydi, yaklaşık olarak on beş saat ayakta kalan bir bebeğimiz vardı. Geceleri eşim üçe kadar uyuyor, sonra sessizce salona girip bebekle beni kontrol ediyordu. Genellikle bizim kız dizlerimde, gözleri de gözlerime dikili olarak oturuyor oluyorduk. Ben de tabii, gecenin ilerleyen saatlerinde televizyonlarda niye filmler gösterildiğini anlamış bulunuyordum. Aslında televizyon kanallarında çalışan iyi niyetli program müdürleri var ve onlar bebek sahibi ana babalara bu yolla bir hizmet sunuyorlar...
NÖBETLEŞE DİNLENME Derken eşim bebeği devralıyordu, ben de izlemekte olduğum filmi ona özetleyip yatmaya gidiyordum. Yaklaşık dört saatlik bir uykudan sonra tekrar uyanıyor ve bebeği devralıyordum. Bazen onu göğsüme yatırıyor, biraz daha uyuması için yalvarıyordum. Böyle böyle zaman geçti ve nasıl olduysa şu kolik denen gaz sancıları da sona erdiğinde bizimkisi geceleri uyumaya başladı. Biz şanslıydık ama şanssız bir sürü ana baba hala geceleri çıldırmakla meşgul. Uyku sorunlarıyla ilgili kitaplar bile var. Bir tanesi benim elimde şimdi: "Bebek ve Çocukların Uyku Sorunlarına Çözüm" isimli kitabı (Arkadaş Yayınları) Heather Welford yazmış. Hastalıklardan, kabuslara, korkulardan, yatak ıslatma problemlerine kadar her konuda bilgi mevcut. Ancak tabii, okuyup okuyup dört yaş çocuğunun günlük düzenini örnekleyen kısımda takıldım ben. Çünkü bana uymuyor, kızıma hiç uymuyor. Kitaptaki dört yaş çocuğu sabah 7.15'de kalkıyormuş ve saatine bakıp daha uyanma vakti gelmediğini anlayıp yatağında kalıp kitaplarına bakıyormuş... Daha ilk tümcedeyiz ve ben çıldırsam mı acaba diyorum... Hakikaten böyle bir çocuk var mı, olabilir mi yani? Uyanacak, anneeee, babaaaa diye bağırmayacak, henüz dört yaşında olacak, buna karşın saati okuyacak ve derken yatağından zıplayıp inmek yerine sessizce, hem de tam yarım saat boyunca kitap karıştıracak. Gün içinde yaptıklarını geçelim; son maddeye gelelim. "Saat 19.00. Yatağa girme zamanı. Kitaplarına bakarken genelde birkaç dakika içinde uyur." Saat yedide mi uyur? Nasıl uyur yedide? Çabuk bana yedide uyuyan bir Türk çocuğu bulun. Bizimkisi tam gece yarısında uykuya dalıyor bu aralar, yani ideal çocuktan beş saat sonra. Benim yanlışlarım ne olabilir diye düşünmeden edemiyorum. İdeal çocuktan bir saat sonra uyanması, okula gitmemesi ve gündüz uyuması... (Gündüz uyusa da aynı saatte yatıyor.) Ben de daha erken yatsın diye bütün çabaları gösteren bir anne değil miyim? Yemeğini erken yediriyorum ki uykusu erken gelsin...
BANYO DA İŞE YARAMADI Banyo yaptırıyorum ki esnemeye başlasın... Masal okuyorum ki düşler kursun... Ama hayır. Bizimkisi capcanlı, sanki süt değil enerji içeceği içiyor. Saat ondan sonra bütün salonu dağıtıyor, bütün masa örtülerini yerlere seriyor, bütün kedilerini yatırıyor ve on iki gibi, kedilerinin de uyuduğuna kanaat getirince yatmaya gidiyor. Bu böyle olmayacak... Çocuklarını yedide yatağa yollayan Avrupalı annelerden ne farkımız var, kesin bunun yanıtını bulmam lazım. Diyeceğim o ki, bu tip kitaplar faydalı ama şu ideal çocuk kısımlarını çıkarmak şart, yoksa okuyan anne babalar deliriyorlar. Kitaptaki öneriler dikkatle okunmayı hak ediyorlar ama. Mesela uyku düzeni oluşturmak, tatillerde uyku, uyumayan bebekler için masaj ve bitkisel çözümler gibi pratik bilgiler var. Bir de yazar, birçok uzmanın aksine, uzunca bir süre çocuklarla büyük bir yatakta beraber yatmayı savunuyor. Yüzyıllardır anne babalar çocuklarını yanlarına alırlar, zamanı gelince kendileri giderler, merak etmeyin diyor... Çocuklarının uyumamasından şikayetçi ebeveynlere duyurulur...
|