Konut kredilerinin bireysel kredilere, toplam kredilere, toplam aktiflere ve GSYİH'ye oranının halihazırda diğer ülkelere göre oldukça düşük olduğu ve tek başına Türk bankacılıksektörünün mali bünyesine zarar verebilecek durumda olmadığı açıklandı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, ''Türk Bankacılık Sektörü Konut Kredileri Raporu''nu açıkladı.Rapora göre, bankacılık sektörünün kullandırdığı konut kredilerindeki hızlı artışta, makro ekonomideki değişkenlerin iyileşmesinin önemli katkısı oldu.
Düşen reel faizler ve bankacılık
sektörünün yurtdışından daha düşük maliyetle sendikasyon ve seküritizasyon kredileri ile konuta dönük diğer kredilerin temin edilmesi, bireysel krediler içinde konut kredilerinin payını artırıyor.
Konut kredisinin reel değerinin oynaklığı, konut kredilerinin artış trendine girdiği 2003 yılında, 2005 yılına göre daha fazla olduğu belirtilen rapora göre, önümüzdeki dönemlerde konut kredisi kullanımındaki artış trendinin devam etmesi beklenmekle birlikte kullandırılan konut kredisine ilişkin yaşanan oynaklıkta da azalmanın süreceği tahmin ediliyor. Mevcut duruma göre, kurgulanan senaryo analizleri dahilinde en kötü durum ihtimalinde kullandırılan konut kredilerinin tamamının temerrüde düşmesi durumunda sermaye yeterliliği rasyosu (SYR) en çok etkilenecek olan banka grubu yabancı bankalar.
Ekonometrik olarak tahmin edilen denkleme göre, reel faizlerin yüzde 1 artması, kullandırılan konut kredilerinde yüzde 1,79 azalışa yol açıyor. Enflasyondaki yüzde 1'lik yükseliş, bir dönem gecikmeli olarak konut kredisi talebinin yüzde 0,72 gerilemesine neden oluyor.Büyümenin göstergesi olarak sanayi üretim endeksindeki yüzde 1'likartış ise konut kredilerinde yüzde 4,7 artış meydana getirmekte.
KONUT KREDİSİ ORANI GELİŞMİŞ ÜLKELERE GÖRE DÜŞÜK
Rapora göre, konut kredilerinin bireysel kredilere, toplam kredilere, toplam aktiflere ve gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) oranı halihazırda diğer ülkelere göre oldukça düşük ve tek başına Türkbankacılık sektörünün mali bünyesine zarar verebilecek durumda değil. Türkiye'de konut kredilerinin ortalama vadesi 5,8 yıl düzeyinde. Aralık 2005 döneminde konut kredilerinin takibe dönüşüm oranı yüzde 0,1 düzeyindedir. Bankaların konut kredilerinden kaynaklanabilecek faiz, vade ve teminat riskinden korunmak için türev işlemleri önceki dönemlere göre daha fazla kullanılıyor.
Bankaların etkin risk yönetimi ile konut kredileri dolayısıyla maruz kalacakları riskleri yakından izlemeleri, mali bünyelerinin olumsuz etkilenmemesi için iç politikalar oluşturmaları önem taşıyor.Diğer ülkelerce uygulanan konut kredisinin risklerini bertaraf edici önlemlerin Türk bankacılık sektörünün kendi bünyesine uyarlamasıgerekiyor. Raporda risklerin azaltılması için atılması gereken adımlar şu şekilde sıralandı:
Bu çerçevede, konut kredilerinin teminatına genellikle kredi kullandırılan konutun birinci dereceden ipoteğinin alınması ve kredilendirmenin konutun ipotek değerinin en fazla yüzde 75'i oranındayapılması, konut değerinin yüzde 100'ü oranında kredilendirmede bulunulmaması önem taşıyor.Konut kredilerinin teminatları olan konutların, en fazla 1 yıl olmak üzere kısa periyodlarla bankalar tarafından değerlemeye tabi tutulması gerekiyor.Konuta ilişkin değerlemeyi bağımsız değerleme şirketlerince ya da yetkisi olan değerleme şirketleri tarafından gerçekçi bir şekilde yapılmalıdır.
Bankalarca Zorunlu Deprem Sigortası yaptırıldığına dikkat edilmeli, depreme uygun konutlara kredi kullandırılmasının gerekliliğigöz ardı edilmemelidir. Bu husus, olası bir depremde kredinin temerrüde uğraması durumunda bankacılık sistemine zararları en aza indirgemek açısından önem taşımaktadır.Konut kredisi kullanan müşteriler ölüm ya da kalıcı sakatlığa bağlı iş kaybı dolayısıyla temerrüt olasılığına karşı sigorta sistemiyle korunmalı, bu anlamda hayat, ferdi kaza sigortası yaptırılmalı, sigorta poliçesi konut kredisinin mütemmim cüz'iolmalıdır.
Gayrimenkul fiyatlarında keskin düşüş olması durumunda kullandırılan konut kredilerine istinaden alınan teminatların değerinde azalmanın zarara yol açacağı hususu göz önünde bulundurularak fiyatlama yapılmalıdır.Kullandırılan konut kredilerine ilişkin dahili onay, izleme, takipve değerleme işlemleri etkin bir prosedür ve dökümantasyon sürecine tabi olmalıdır.
Bankalar konut kredilerinde hedef kitle olarak belgelenebilen düzenli bir gelire sahip bireysel müşterileri seçmeli ve genellikle konut kredilerinin aylık geri ödemeleri, müşterinin aylık net gelirinin belirli bir oranı ile ilişkilendirilmelidir. Borçlanma Oranı Rasyosu, konut kredisi taksiti/ müşterinin net aylık geliri, teminat bedeli/ konut kredisi, kredi/ekspertiz değeri rasyolarına ilişkin bankalar tarafından limitler belirlenmeli, limit aşımına izin verecek kullandırımlarda bulunulmamalıdır.Krediye esas konuta belli bir yaş sınırının getirilmeli ve bu sınırın aşılması halinde ilave kriterler konulmalıdır.Konut kredilerinden kaynaklanabilecek riskleri sınırlandırmaya yönelik işlemler yoğun olarak kullanılmalıdır. Ancak, bu işlemler genel anlamda risk teknikleri olarak değil özel konut kredisi riskleriölçümü ile finans mühendisliğinden yararlanılarak ve ABD'de olduğu gibi bire bir ya da önemli ölçüde riskten korunulması yoluylayapılmalıdır.