Örgüt...
Kara Kuvvetleri Komutanı "örgüt kurmak" la suçlanıyor.
İşin sakat tarafı, ben de o örgütte görev yaptım. 8 ay er olarak... Aslında Deniz Kuvvetleri örgütünde görev yapmak istemiştim, "bahriyeli olalım, kebap yapalım" diye... Ama kısmet olmamıştı.
Bakın itiraf ediyorum: Ateş bile ettim. 20 metreden kağıt hedefe, G3'le.
Hatta suç dosyam kabarıktır. Gariban bir Amasyalı'yı kandırıp, onun yerine çarşı iznine çıktığım için, bölük komutanı delirmişti... "Allah cezanı versin İzmirli" diyerek, bir hafta diskoya tıkmıştı beni.
Oldu olacak şunu da itiraf edelim, yıllar sonra... Ben akşamları diskodan da kaçıyordum... Bando bölüğünde çok güzel sucuklu sandviç yapıyorlardı, oraya gidiyordum.
Böyle okuyunca gülüyor insan. Ama aslında biz o kadar gülmüyorduk. Çünkü her akşam televizyon haberleri açıldığı zaman bölük gazinosunda, çıt çıkmazdı... Oksijen azalırdı adeta havada. Bizimle aynı dönem askerlik yapan ana kuzularının, kahpe pusularda nasıl bacaklarının koptuğunu, adını bile bilmediğimiz vatan adreslerinde nasıl şehit düştüklerini izlerdik. Öğretmenlerin doktorların imamların nasıl dağa kaldırıldığını, nasıl kurşuna dizildiğini dinlerdik. Utanırdık.
Güzeldir kısa dönem askerlik yapmak. Yırtarsın. Ama zordur "kısa yaptık" demek. Uzun konvoylar halinde şehit tabutları geliyorsa hele...
Kara Kuvvetleri Komutanı "örgüt kurmakla" suçlanıyor. Yıllardır söyledikleri "töplümsel" süreç bu olsa gerek...
|