|
'Bize neden kıydılar Hacivatım?' 'Ah bir bilebilsem'
|
|
Ne şaşırtıcı, ne tuhaf, ne sürprizli bir film... Adından veya "Neredesin Firuze?"nin şen-şakrak anılarından ötürü bol bol gülmek için sinemaya gidenler, pek aradığını bulamayacak. Çünkü bu kendisini kolay ele vermeyen, çok daha 'ciddi' ve karmaşık bir film. Ama doğrusu her türlü zahmete değer... Ezel Akay anlaşılan kafayı 14. yüzyıl Anadolu'suna takmış: O çağda geçen daha iki film düşündüğüne göre... Ama son derece haklı. Büyüleyici bir çağ o... Gerçi bize hep bir 'fetret devri' diye tanıtılmıştır: Merkezi otorite boşluğundan ve iktidarı paylaşmak isteyen güçlerin çokluğundan dolayı... Ama bir bakış açısıyla felaket oluşturan bir durumun bir başka açıdan ne denli ilginç olduğu yadsınabilir mi?
HOŞGÖRÜNÜN TOPRAĞI Böylece, Selçuklu'nun göçüp gittiği, Bizans'ın asıl sınırlarına çekildiği, Osmanlı'nın henüz tam egemenliği altına alamadığı, beyliklerin hala iktidar kavgası yaptığı, Tatar ve Moğol istilalarına açık bir Anadolu'da, fonu oluşturan Mevlevilik hoşgörüsü ve onun ticaret hayatındaki yansıması olan Ahilik düzeni içinde bir hayat biçimi görürüz. Akay'ın özenle altını çizdiği gibi, İslam, hıristiyanlık ve yahudiliğin dışında, Türklerin eski dini Şamanizm de hala son derece etkilidir. Anası hala şaman usulü hayallerden medet uman ve cinlerle konuşan tüccar Karagöz'le beylikler-arası posta işi yapan kurnaz halk adamı Hacivat, bu kaynayan etnik ve dinsel mozaik önünde tanışır, atışır, kavga eder ve sonunda halkın en büyük eğlencesi olan bir komik ikiliye dönüşürler. Tüm günümüzün show-man'lerinin de, Lorel-Hardi gibi komik düetlerin de atası, dünya çapındaki 'entertainer'lerin de ilk örneklerinden. Ama bu işi hakkıyla yapan herkes gibi, iktidardakilere sataşmaya özellikle meraklıdırlar. Ve de başlarının belaya girmemesi imkansızdır. Film çok iddialı ve büyük ölçekli. Bu nedenle içine girmek kolay olmuyor. Hele umulan ve beklenen kahkahalar art arda gelmekte gecikince... Ama buna karşılık, bu büyük bir dinamizle anlatılmış filmin sayısız incelikleri var. Öncelikle bize çeşitli dinler, inançlar ve geleneklerin uyum içinde yaşadığı, gülmenin ve neşenin bir erdem sayıldığı, kaç-göçün olmadığı, başı açık, özgür tavırlı hatunların, başta bir tür Tarkan gibi sunulan Orhan Gazi'nin eşi Nilüfer Hatun ve de gözüpek savaşçı Ayşe Hatun olmak üzere, üstelik çok iyi birer savaşçı oldukları bir dünya... Ezel Akay, bu bize hem yakın, hem de çok uzak alemi ustalıkla resmediyor. Film tam bir görsel şölen, bir çarpıcı görüntüler meşheri. Bilmiyorum, bana yer yer Fellini'yi, özellikle de Roma dönemini anlatan ünlü "Satiricon" u çağrıştırması bu yüzden mi? Akay'ı bizim mini-Fellini'miz saymak belki hiç de yanlış olmaz.
KOMİKLERİN TRAJİK SONU Film, gerçi tam beklenen bir Karagöz-Hacivat biyografisi değil. Ama Akay'ın döneme özlemle bakması kadar, günümüzle kurduğu bağ da ilginç. Bu yalnızca "benim kadım işini bilir!" tarzı yakın geçmişi hatırlatan deyiş ve davranışlarla değil, çok yara almış olsa da o dinler, diller, inançlar mozaiği olgusunun Anadolu'da hala süregeldiğini hissettiren bir çağdaş bakışta beliriyor. Ham softalığa ve fanatik dinciliğe teslim olmadan önce bu topraklarda nasıl bir gönül zenginliği yaşandığını adeta özlemle duyuruyor. Ve Karagöz-Hacivat ikilisi, komikten trajiğe ulaşan tuhaf hikayeleri içinde, bu dönemin birer sembolu haline geliyorlar. Filmin belki en büyük erdemi de bu: 1300'lü yılların Anadolu yaşamı üzerine merak uyandırmayı başarması...
HACİVAT VE KARAGÖZ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ? Yönetim: Ezel Akay Senaryo: Levent Kazak, E. Akay Görüntü: Hayk Kirakosyan Oyuncular: Haluk Bilginer, Beyazıt Öztürk, Şebnem Dönmez, Ragıp Savaş, Güven Kıraç, Ayşe Tolga, Ayşen Gruda, Altay Özbek, Hasan Ali Mete, Serdar Gökhan İFY-Kenda yapımı.
|