Aydınlığı karartma çabaları devrede
AK Parti, üçüncü yılında bir yandan yolsuzluk iddiaları ile sarsılırken bir yandan da demokratikleşme çabalarındaki umursamazlığı ile göze çarpar hale geliyor. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a, hakkında ayyuka çıkan iddialara rağmen sahip çıkan Başbakan Erdoğan, beklemediği bir sürprizle karşı karşıya kaldı. Dış ticaret ve gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen için hazırlanan BDDK raporuyla... Vatan Gazetesi Ankara Temsilcisi Bilal Çetin'in ortaya çıkardığı rapora göre, Tüzmen müsteşarlığı döneminde EGS şirketine Eximbank'tan 64 trilyon lira para aktarmış ve EGS Bank'a el konması sonucu şirket batınca para da buhar olmuş. AK Parti'nin iktidara gelirken en çok üzerinde durduğu söyleme göre, klasik bir "hortum" öyküsü. Ancak raporun 6 aydır BDDK Başkanı'nın masasında duruyor olması, iktidarın bu rapordan çok hoşlanmadığını gösteriyor. Başbakan'ın onayıyla 17 Mart 2004'te başlatılan soruşturma 4 Temmuz 2005'te tamamlanıyor ve hazırlanan rapor, Tüzmen'i "usulsüz kredi" vermekle suçluyor. BDDK Bankalar Yeminli Murakıplar Kurulu elemanlarının yaptığı inceleme sonucunda, Eximbank'ın EGS Ege Giyim San. Ve Tic. A.Ş. firmasına açtığı kredilerde bulunan usulsüzlükler şöyle sıralanıyor: "Firmadan olan banka alacaklarına ve açılacak kredilere karşılık yüzde 100 oranında teminatlandırma yapılmadan, firmanın da sadece vadesi gelecek kredileri yenileme talebi var iken, ilave kullandırılan 11 milyon YTL kredi ile birlikte kullandırılan toplam 23 milyon 170 bin YTL tutarındaki kredi ile birlikte firma riski 16.07.2001'de 58.1 milyon YTL'ye ulaşmıştır. Bankanın maruz kaldığı zararın 27.10.2003 itibariyle 64.8 milyon YTL olduğu düşünülmektedir." Meydanlarda "tüyü bitmemiş yetim hakkı"nı soracaklarını söyleyerek iktidara gelen AK Parti, bu rapor karşısında suskunluğu seçiyor. Batık banka sahiplerini kendisine yakın olup olmadığına göre sınıflandıran ve buna göre bir muamele uygun gören iktidar, aynı tutumu bu olayda da sürdürüyor. Ciddi bir usulsüzlük iddiası gündemde yer bulamıyor ve unutulmaya bırakılıyor. Hüsamettin Özkan'ı sadece siyasi tercihi nedeniyle Yüce Divan'a göndermekte tereddüt etmeyen AK Parti, böyle ciddi bir raporu açıkça sumen altı ediyor. Ancak, bu tür her adım hem parti grubunda, hem de partiye oy veren kesimlerde ciddi bir rahatsızlık yaratıyor. Hedeflerini bu kadar net koyan bir partiden beklenen, bakanın hakkındaki iddiaları yargı önünde cevaplamasına fırsat vermek ve mahkeme önünde aklanmak olmalıydı. Ancak, Akbil olayında da dokunulmazlık zırhına sarılmayı tercih eden, suçlananlara kendilerini savunma şansı tanımayan iktidar, şimdi de tavrını değiştirmiyor. Çünkü, dokunulmazlıkla ilgili herhangi bir işlemin arkasının gelebileceğinden korkuyor. Başbakan ise 2007 Mayıs'ına kadar hükümetin ve partinin uyumunu bozacak, yönetimde sıkıntı yaratacak bir konuya girmek istemiyor. Seçim meydanlarında verdiği sözleri bir bir unutup klasik bir merkez sağ iktidar rolüne soyunuyor. O role soyunanların başına yakın tarihte neler geldiğini hatırlamak bile istemiyor. Oysa gazete arşivlerine bakması yeterli.
|