|
|
Bir İsrail kadar olamadık...
Bu tür deyişlere sık sık rastlarız. Bizden çok daha küçük bir örnek gösterilir ve eklenir: "Bir ... kadar olamadık!" Şu sıralar iletişim konusunda İsrail o boşluğu dolduracağa benzer... Şubatta gündem yine baş döndürücü hızıyla değişip dururken geçen pazartesi Ankara'da gerçekleşen bir konferans gözlerden kaçtı. Dışişleri Bakanlığı'nın düzenlediği "kamu diplomasisi" konferansında İsrail, ABD, Hollanda, Kanada ve Almanya'dan gelen iletişim uzmanları kamu oyu diplomasisini konuştular. Türkiye gibi kendi iletişiminde sık sık ayağına kurşun sıkma tecrübeleri bulunan bir ülkenin iletişimin yükselen yıldızı olmaya hazırlanan 'kamu oyu diplomasisini' keşfetmesi, bu alanda saçları ağıran benim yüzümü biraz olsun güldürdü (bkz. "Algılama Yönetimi" adlı kitabımız S.72-74). İsrail'in son dönemde yaptığı çalışmalar dikkate değer. Her Allah'ın günü yayılmacılık, bölgesel barışın tehdidi, Hamas, terör, İran krizi gibi konularla gündeme gelen İsrail, ülkenin bunlardan ibaret olmadığını göstermek için "Rebranding Israel" (İsrail'i yeniden markalaştırmak) kampanyası başlattı. Öyle denizli, danslı, yemekli, göbekli turizm propagandası değil. Adam gibi algılama yönetimi... Türkiye gibi kendini anlatmakta sıkıntı çeken bir ülke olduğunu düşünen İsrail, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Gideon Meir'in liderliğinde yürüttüğü bu kampanya için ünlü reklam ajansı Young and Rubicam ile anlaşmış. Şirketin yönlendirdiği bir araştırmada tam 13 bin Amerikalı'yla yüz yüze görüşülmüş. Nitekim sonuçlar tam da düşünüldüğü gibi çıkmış: En yakın müttefik Amerika'nın vatandaşları bile İsrail=intihar saldırıları, terörizm, izolelik diye düşünüyorlarmış. Bunun üzerine kolları sıvayan İsrail, "Brand Israel Group" adlı bir sivil toplum örgütü kurarak "Bizim de markalarımız var. Teknolojimiz var. Kültürümüz var. Değerlerimiz, tarihimiz var" türünden mesajlar içeren iletişim çalışmasına başlamış. Son 10 ayda New York Times, Time gibi önde gelen yayınlarda İsrail'in teknoloji konularında ne kadar üstün olduğu, teknoloji yatırımları içeren tam 2 bin 500 adet olumlu haber yayınlanmış. İsrail'deki her bakanlığın basın sözcüsü belirlenmiş, Washington'da medya ve halkla ilişkiler eğitimi almışlar. Dışişleri Bakanlığı'nda çeşitli dillerde 24 saat medya taraması yapan bir merkez oluşturulmuş. Tüm bunlar İsrail'in mevcut algısının yıkılması ve ülkenin dünyadaki itibarının artırılmasına yönelik. Birçok açıdan Türkiye'nin de ihtiyacı olan ve uygulaması gereken noktaların bulunduğu bu kampanya ve 'kamu oyu diplomasinin' Türkiye açısından hayata geçirilmesi konusunda Ankara ve turizm propaganda film ve afişlerini Türkiye'nin tanıtımı sanan medyamız ne düşünüyor, çok merak ediyorum.
|