|
"En sevdiğim yönetmen de az seyirciyle yetindi"
|
|
ZEKİ Demirkubuz eleştirmenlerle ilgili şöyle diyor: "Beni ve sinemamı gerçekten anlayanlar çok değil. Kimileri beni mesela Sinan Çetin'in karşısına konacak iyi bir argüman olarak görüyor. Ben, Çetin ya da ticari sinemanın rakibi değilim, onların biletlerinden bir talebim yok, bu pastadan ben de pay istiyorum diyen birisi değilim. Onlarla tematik olarak, artistik olarak, oyunculuk ya da anlatım tarzı olarak hiçbir benzerliğimiz yok." Sonra eleştirmenlerden daha "spesifik" yazılar beklediğini söylüyor. Ve bunun yalnızca Türk eleştirmenleri için değil, dışardakiler için de geçerli olduğunu ekliyor. 2002'de, harika bir şey oldu, Zeki'nin iki filmi birden Cannes'ın resmi "Belirli Bir Bakış" bölümünde yer aldı. Bir yönetmenin iki filmiyle birden bu bölüme katılması, ilk kez oluyordu. Şenlikten sonra filmlere büyük talep olmuş. Ama devamı gelmemiş. "Festivale katılmak yeterli değil. Hatta ödül almak bile... En sevdiğim sinemacı olan Robert Bresson'un filmleri, hayatı boyunca az seyirciyle yetindi. Ödüllere, övgülere rağmen..." Zeki, filmlerinin belki tüm dünya seyircisi için "zor filmler" olduğunu kabul ediyor. "Ama bir de şu var. Avrupa da bize farklı bakıyor. Ben buna 'maymuna bakar gibi' diyorum. Yani, bakalım şu maymunlar ne yapmış bakışı. Ama biz de Doğu'ya böyle bakmıyor muyuz? İstanbul'dakiler taşraya böyle bakmıyor mu? Cannes'a katıldığımda Le Monde'da çıkan bir yazıyı hatırlıyorum. Adam, aşağı yukarı, 'Ben niye bu filmi seyredeyim, iyi film ama bu Fransızların yaptıkları gibi bir film' diyordu. Bu modern bir hikaye, Türkiye'den hiçbir şey yok diye yazıyordu." Zeki'ye rahmetli Onat Kutlar'ın sözünü hatırlatıyorum: "Batı bizden film değil, kilim bekliyor!"... Zeki, eleştirilere karşı duyarsız olduğunu belirtiyor: "İrademi aşan konulardaki okumaların hepsine yetişemem, hepsine cevap veremem. Bu yüzden çok az röportaj yapıyorum ve de ortalarda gözükmemeyi seçiyorum."
|