| |
|
|
Zapatero ve Erdoğan
Aylar önce, özellikle de Erdemir ve Tüpraş özelleştirmeleri gündeme geldiği zaman "Bu firmalar Türk sanayicileri veya yatırımcıları tarafından satın alınırsa iyi olur" diye yazmıştım. Bu görüş daha sonra bazı sanayiciler ve hatta TÜSİAD üyeleri tarafından da desteklenmişti. Biz bunları söyleyince Ertuğrul Özkök de bu düşüncelerimizin doğru olmadığını belirten bir yazı kaleme almış, hem globalleşme hem de AB mantığı ile bizim bu düşüncelerimizin örtüşmediğini vurgulamıştı. Ardından hem Tüpraş, hem de Erdemir yerli yatırımcılarda kaldı. Daha sonra dünyada meydana gelen gelişmeler, bizim bakış açımızla örtüştü. Hintli Mittal, Fransız kökenli Arcelor'u almaya kalkışınca Fransa'da kıyamet koptu. Olay milli bir mesele haline geldi, konuya hükümetler dahil oldu. Şimdi ise "daha da garip" ama benzer bir durum var. Almanya'nın enerji devi Eon, İspanyol elektrik dağıtım firması Endesa'yı almak için 29 milyar avroluk bir teklif götürüyor ve bu kez İspanya ayağa kalkıyor. İspanya Başbakanı Zapatero "Milli çıkarları koruruz" açıklaması yapmak zorunda kalıyor. Üstelik her iki firma AB üyesi. Yani aynı ekonomik çatı altındalar ama yine de "milli hassasiyetler" öne çıkıyor. Peki ya Türkiye'de neler oluyor. Burada haftalar önce yazdıklarım oluyor elbet. Hükümet önümüzdeki günlerde yapacağı enerji ihalelerinde "yerli firmaları" korumak ve kollamak, Zapatero'nun deyişiyle "milli çıkarları korumak" bir yana, ulusal firmalarımızı "saf dışı" bırakmak için "tedbir" alıyor. Türkiye'nin bütün dev grupları bu ihalelere hazırlanırken, şartnameler tam da "yabancı firmaların istediği" gibi hazırlanıyor. İhale edilecek bölgeler büyütülerek yabancıların ve Dünya Bankası'nın isteklerine uygun hale getiriliyor. Liberalizm, globalizm ve yabancı sermaye işini, galiba biz başkalarının anladığı gibi anlamıyoruz. Doğru anladığımızı, hatta anladığımızı da pek zannetmiyorum.
|