Gölge izler!
Özel Harp başkanlığı da yapmış Emekli General Kemal Yamak nasıl tarif ediyordu "oluşum"u? Birtakım asker özel harpçilerin "gölgesi"nde, birtakım sivil unsurlar, ki bunların "aşırı milliyetçi" olması tercih sebebi... Birinciler ikincilere "eğitim" de verir. Amaç, "Gayri nizami harp"ın örgütlenmesidir. Ülke sürekli düşman işgali altında olmadığına göre, "dış düşmana karşı" kurulmuş "oluşumlar" genellikle "iç düşmanlar"ı hedef alır. "İç düşmanlar"ın ne zaman, kim tarafından, hiyerarşiyle mi yoksa birtakım ara iradelerle mi, devlet adabı içinde mi yoksa devlet içi savaşlara göre mi belirlendiği, gerçekten "milli" mi olduğu yoksa Yamak'ın anlattığı gibi, "ABD parası"yla dış etkilere de mi tabi olduğu meçhuldür. Kitabın adı o yüzden "Gölgede Kalan İzler ve Gölgeleşen Bizler" diye konmuş olmalı!
"Sauna" ve "Küre Operasyonu" olarak anılan "çete oluşumu" için pekala denebilir ki, "Hık demiş, Kitabın burnundan düşmüş". Yani; Biri yakalanmış, bazılarının ismi saklı birtakım "Özel Harp" subaylarına... İl emniyet müdürlüğü, Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı yapmış, "aşırı milliyetçiliği" ile tanınmış, "özel sorgular"la temayüz etmiş eski bir polis şefine... İzlemek, fişlemek, dinlemek ve kameralamak için seçtikleri kimi hedeflere... "Oluşum"un kapsamındaki bir "özel güvenlik şirketi" şemsiyesine... Kalaşnikofa, TNT kalıplarına, A serisi plastik patlayıcılara... Kimi "çete" mensubunun iddia ifadesindeki "özel harpçi" eğitimlere, bomba tariflerine, "Özel harp birliğinin kullandığı tüneller"de tünemeye, "cesetleri şuraya atarız" gibi böbürlenmelere... Bu tür işlerde, mesela İtalya'da filan Gladio türü yapılarda mutlaka mafya bağlantıları da bulunduğuna... Bunlara takılsanız ve bu zatların "derin devlet süsü vermiş menfaat çetesi" olduğunu düşünmeseniz, ne düşünürsünüz? "Süs, müs" değil; basbayağı "Kitaba uygun" olduklarını. Ne bileyim, "menfaat çetesi süsü vermiş" de... Kitaptan çıkıp belki kendilerinin de arada şahsi defter tuttuklarını filan.
Eminim, ciddi ipucu yakalayan Savcı da ipin öteki ucunu merak ediyordur... Eminim, Cumhuriyet'in savcısını, Adalet Bakanlığı'nı acele ziyaret eden askeri yargı mensupları da. Henüz kimse "Yüzbaşıyı tanırım, iyi çocuktur" demediğine göre, bu "oluşum"un ne kadar derin veya sathi olduğu aydınlatılır; özellikle Emniyet'teki "kuşkular" giderilmiş olur. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, özellikle kendisi, eminim bu oluşumu herkesten çok merak ediyordur. Eminim; mafyavari çetelerde özel harp eğitimi, sabotaj, suikast demirbaşı TNT kalıbı, plastik patlayıcıların ne işi olduğunu hepimiz ve parlamento merak edecek ve...
Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazılı yerde, Cumhuriyet'i kuran "Büyük Millet Meclisi"nde, Şemdinli olayları için ne dediğini düşüneceğiz: "Hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz. Ben hüküm veremem. Fotoğrafı yan yana koyun. Hakkari'deki bombaların bir bölümü bir yere oturmuyor. Hakkari'de bu olaylardan sonra patlama yok, olamaz. TBMM el koyarsa bunlar olmaz. Bu irade bunu engelleyecek güçte. Generali tartışmam uygun düşmez, ihtilaller, gözaltına alınan cumhurbaşkanları, asılan başbakanlar var." Bakalım, Cumhurbaşkanı, TBMM, hükümet, yargı, Emniyet ve TSK, "Cumhuriyet ve demokrasiyi korumak" için nasıl davranacak? Belki de endişe edecek, hükümeti, Emniyet'i, Genelkurmay'ı telaşlandıracak bir şey yoktur; şahıslar gelişmiş dinleme, kayıt cihazları ve patlayıcılarla "evin dışında menfaat çetesi" oluşturmuştur! Belki o bile değildir! Gölgedir; bir yanılsamadır işte! Yoktur yani böyle şeyler.
|