Terk edilmeden terk eden kadınlar...
Aslında babasız kadınları anlatırken anlatmam gerekirdi terk edilmeden terk eden kadınları... Aslında babaları tarafından terk edilen kadınları anlatırken, anlatmalıydım bir daha terk edilmemek için önceden terk eden kadınları... Babasız kalma korkusunu anlatırken anlatmalıydım, erkeksiz kalma korkusunu yaşayan kadının, bir daha o acıyı yaşamamak için hep ilk terk edenin kendisi olmak isteyeceğini. Babasız kadınlar esasen, terk edilmemek için terk eden kadınlardı ... Birisini severken, birisi tarafından terk edileceği korkusu, babasız kalma korkusunun tıpkısının aynısıydı ...
Babasız kadınlar ya da sonradan babasız kalmış kadınlar, babaları tarafından terk edilmişliğin acısını içlerinde yaşarlardı... Ama babasız kadınlar, babalarından çok babaları tarafından terk edilmiş anneleri gibi olma korkusunu içlerinde yaşatırlardı... Babasız kalmanın acısını yaşarken, kocasız kalan annenin terk edilmişlik duygusuyla, yaşattığı kâbustan çekinirlerdi. Babasız kadınlar hep bilirdi ki, babasız kalmak kötüdür... Acı vericidir... İç acıtıcıdır... Ama, babasız kalırken annesiz kalmak daha büyük bir kâbustur... Ve babasız kalındığında çoğu zaman annesiz de kalınır... Anne vardır... Ama anne artık başka türlü vardır... Anne terk edildiği için öfkelidir... Anne çocuklarıyla yalnız başına bırakıldığı için dünyaya ve kocasına lanet yağdırmaktadır... Anne hayatta yaşadığının, dünyanın sonu olduğunu düşünmekte, zaman zaman sinir krizleri geçirmektedir... Geçirilen sinir krizlerinde zaman zaman intihar edeceğini bile söylemektedir... Babasız kadınlar, babasız kalırken, annesiz kaldıklarını da göreceklerdir... Esasen babasız kalmaktan, anneleri gibi olmamak için korkar hale geleceklerdir... Terk edilen annenin bütün travmalarını babasız kalan kız çocukları yaşayacaktır. Babasız kalmanın acılarını çözmekten çok, anneye babalık etme görevini sürdürmek zorunda kalacaklardır...
Babasız kalan kız çocukları, babalarını ararken, sinir krizleri ve travmalar geçiren annelere de göz kulak olmak zorunda kalacaklardır... Ve bir gün gelecek, babasız kız çocuğu büyüyecektir... Karşısına erkekler çıkacaktır... Onu sevecek olan ya da onun sevmesini arayan... Babasız kız çocuğu, karşısına çıkan her erkekte önce, onu terk eden babasını hatırlayacaktır... Güveni sarsılacaktır... Esas terk edilen annesi, gözünün önünden hiç gitmeyecektir... Onun travmaları, sinir krizleri, hayata öfkeleri, dünyaya lanetleri aklından hiç çıkmayacaktır. Aklından çıkmayanlar ve gözünün önünden gitmeyenler birleşecek ve karşısındaki her erkekte maraz arayacaktır... Maraz çıkarsa, için için şükredilecek... Maraz çıkmazsa, düşüne düşüne maraza davetiye çıkarılacaktır... Gelmese bile gelmiş farz edilecektir... Bir kere gelmiş farz edildiğinde maraz da zaten gelmiş olacaktır... O zaman babasız kadın terk edilmemek için hemen terk edecektir... Aldatılacağını anladığında, aldatılmadan aldatacaktır... Ondan gidilmeden sevdiğinden gidecektir... Çok severse kaçacaktır... Çok sevdiğinin, zamanında ondan kaçtığını bir daha yaşamamak için kaçacaktır... Geride kalan annesinin sinir krizlerini, travmalarını, dünyaya lanetlerini erkeklere küfürlerini yaşamamak için kaçacaktır. Aslında biraz da onlara inanmaya başladığı için erkeğinden kaçacaktır... Marazla başlayan hayat marazla sürecektir... Babasız kadınlar, esasen annesiz kaldıkları için hayata küseceklerdir... Onları ancak gerçek ve sürekli bir sevgi tedavi edebilecektir...
|