|
 |
 |
 |
Bombacı bağlantıları anlattı
El Kaide terör örgütünün önde gelen yöneticilerinden olduğu ve İstanbul'daki bombalı eylemleri finanse ettiği iddiasıyla hakkında ağırlaştırılmış müebbet istemiyle dava açılan Louai Saka'nın, yakalandığı ilk anda, "El Kaide Türkiye'de eylem yapmayı planlıyor, belli bir hedefleri yok ama İncirlik üssü ve İsrail yolcu gemileri her zaman hedef olabilir" dediği ortaya çıktı.
Suriye uyruklu Sakka'nın Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli 4 polis memuruna anlattıkları, dosyasında yan delil olarak yer aldı. Louai Sakka'nın, emniyette
polislere El Kaide'nin faaliyetleri, İstanbul'da meydana gelen patlamalar, örgütün lideri Usame Bin Ladin'le olan görüşmeleri ve Irak'ta kaçırılarak başları kesilen Türk şoförler hakkında bilgiler verdiği öğrenildi.
Sakka verdiği ifadede, 1996 yılında Pakistan'ın Peşaver kentine gittiğini ve oradaki eğitim kamplarına katıldığını belirtti. Sakka'nın, "Yaklaşık 8 ay kamplarda kalarak dini, askeri silah, bomba, top, fünye yapımı ve bombalı saldırılar için gerekli olan her türlü eğitimleri aldım. Benim en çok tanındığım Alaattin ismini, bana İslamabad'da Ebu Zubeydah koydu.
Habib Akdaş ve Adnan Ersöz'ü İslamabad'da gördüm. 1999 yılında Türkiye'ye yerleştim ve burada sahte pasaport işlerini yaptım. Aralarında 11 Eylül saldırılarını düzenleyen iki kişinin de bulunduğu çoğu kişiye sahte pasaport ayarladım. 2001 yılında Usame Bin Ladin'in beni çağırması üzerine Afganistan'da kendisiyle görüştüm" açıklamasında bulunduğu öğrenildi.
Ladin ile aralarında iki konu geçtiğini ifade eden Sakka, "Bunlardan birincisi benim vasıtamla Afganistan'a geçmiş olan Suriyelilerin durumu ve cihada sağlamış oldukları büyük katkıdan dolayı bana duyduğu sevgi. İkincisi ise yakaladığı mücahitleri ülkelerine teslim eden Türkiye'nin değiştiği ve Türkiye'deki İsrail hedeflerine eylem yapılıp yapılamayacağı idi. Türkiye'ye eylem yapmak yasaktı ancak mücahitlerin ülkelerine teslim edilmesi ülkenize olan bakışı değiştirmişti. Ladin'le 2001 yılının Ağustos ayında yaptığım görüşmede 11 Eylül saldırılarını öğrenmiştim. Eylemi düzenleyenleri ben Türkiye üzerinden Afganistan'a göndermiştim" ifadelerini kullandı.
Sakka'nın ifadeleri şöyle devam ediyor: "15-20 Kasım 2003'te İstanbul'da meydana gelen patlamalarla ilgili olarak; Habib Akdaş ile Ebu Zeyyiat arasında bağlantı kurdum. Farklı yollarla 170 bin doları Habib Akdaş'a ulaştırdım. Benim sinagog ve İngiliz Konsolosluğu'na yapılacak eylemlerden haberim vardı, ancak HSBC Bankası'na eylem yapılacağını bilmiyordum. Habib Akdaş, Saadettin Akdaş, Abdulkadir Karakuş, Burhan Kuş ve ben 15 Kasım 2003 günü Halep'te benim eve çanak anten kurup Türk televizyonlarını açarak beklemeye başladık. Eylem gerçekleşince tekbir getirdiler ve eylemi kutladılar.
Felluce'de 2004 Temmuz ayından 2005 Ocak ayına kadar emirlik yaptım. Benim bölgeme Amerikan askerleri giremezdi. Amerikan kontrol noktalarından geçerek Zarkavi ile görüştüm. Zarkavi bana 'küçük kardeşim' derdi. Antalya'da sivil insanlara zarar gelmeden uluslararası sularda İsrail gemilerine eylem yapmayı önerdim, o da kabul etti.
6 Haziran 2005 tarihinde yanımda 8 kg C-4 patlayıcı ve 18 fünye ile Türkiye'ye giriş yaptım. 4 Ağustos 2005'te evde yangın çıktı. Eğer evde yangın çıkmasaydı ertesi gün eylemi yapacaktım. Eylem için odaklandığım tek nokta İsrail idi. Çünkü eylemi hak edenler onlardı. El Kaide Türkiye'de eylem gerçekleştirmeyi planlıyor, belli bir hedefleri yok ama İncirlik üssü ve İsrail yolcu gemileri her zaman hedef olabilir. Alaattin en çok tanındığım isimdir. Doktor, Ebu Muhammed, Ali Türki, Ayhan, El İstanbuli ve Ala isimlerini kullandım. Defalarca sahte kimlik ve pasaportla Türkiye'ye giriş yaptım. Irak'ta doğrudan Amerikalılara çalışan herkesi öldürüyorduk. Emniyet müdürü olarak yakalananları Zarkavi'ye bildiriyordum.
Kararı Zarkavi veriyordu. Murat Yüce ve Durmuş Kumdereli Amerikalılara çalışıyorlardı. Durmuş Kumdereli'nin infazı sırasında ben de oradaydım ve yayın organlarına verilen görüntülerde de varım. Ben ise bir kişiyi kafasına kurşun sıkarak öldürmüştüm. O tam bir Amerikan ajanıydı. Onu kendim için özel olarak seçip öldürdüm."
Sakka'nın, yakalandığı ilk anda polise verdiği ifadede bunları söylediği, daha sonra susma hakkını kullandığı öğrenildi.
16 FARKLI SAHTE İSİM KULLANMIŞ
El-Kaide terör örgütünün üst düzey özel vazifeye haiz yöneticisi olduğu iddiasıyla hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açılan Louai Sakka'nın, 16 farklı kod adı ve sahte isim kullandığı belirlendi.
Sakka'nın, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde yaptığı anlatımların yer aldığı tespit tutanağı ve Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, sanığın kullandığı kod adları ve sahte kimliklere ilişkin bilgilere yer verildi.
Buna göre, 1996 yılı Eylül ayında Peşaver'e giden Sakka'ya, ''Ebu Abdurrahman El İstanbuli'' kod adı verildi. Sakka'ya, en çok kullandığı ''Alaattin'' kod ismini ise Filistinli ''Ebu Zubeydah''adlı kişi, 1998 yılında Pakistan'da koydu.
El-Kaide'nin Türkiye emiri olduğu öne sürülen Habib Akdaş ile Adnan Ersöz ve Ferudun Uğurlu ile İslamabad'da tanışan Sakka, burada kendini ''Ayhan'' kod ismiyle tanıttı.
1999 yılı Haziran ayında eşiyle Türkiye'ye gelen Sakka, 2000 yılı Eylül ayına kadar Türkiye'ye gelen mücahitlerin sahte pasaport ve vize işleriyle ilgilenirken ''Doktor'' ve ''Ebu Muhammet'' kod adlarını tercih etti.
''Ali Türki'' kod ismini de kullanan Sakka, Antalya'da gerçekleştirmeyi planladığı İsrail gemilerine yönelik saldırı hazırlığı sırasında malzemeleri sipariş ederken ''Hacı Ömer İnanç''ismini kullandı.2005 yılı Ağustos ayında Diyarbakır Havalimanı'nda ''Ekrem Özel'' sahte kimliği ile yakalanan Sakka, ayrıca ''Ahmet Hassun'' adına düzenlenen sahte kimliğiyle de kendini tanıttı.
Daha önce ''Kusai Saker'' sahte kimliği ile yakalanan ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yasal işlem yapılarak sınır dışı edilen Sakka, ''Salih Aydın'' adına düzenlenen sahte kimliği ise Suriye'den aldı.
SAHTE PASAPORTLAR
''Salih Aydın'' ismiyle düzenlenen sahte pasaport da kullanan Sakka, Felluce'de ölen arkadaşı ''Muhammed Faiz Bai''nin pasaportu ile 6 Haziran 2005'te Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yaptı.
Sakka, aynı yılın Ağustos ayında Diyarbakır Havalimanı'nda yakalandığında üzerinden ''Ekrem Özel'' adına düzenlenmiş sahte pasaport çıktı.
Sakka, 2000 yılında Türkiye'de aranır duruma düştüğü sırada da, Habib Akdaş'dan kendisine sahte pasaport bulmasını istedi. Sakka, Akdaş'ın getirdiği ''Engin Karadağ'' ismine düzenlenen sahte pasaportla, 4 Eylül 2000'de Adana Havalimanı'ndan Suriye'ye gitti.
Sakka, buradan da doğum tarihini değiştirerek resmini yapıştırdığı ''Mahmut Çağıran''a ait yeşil pasaportla İran'a geçti.
2001 yılı Aralık ayında ''Emin Yazıcı'' adına düzenlenen sahte pasaportla Türkiye'ye giriş yapan Sakka, sonraki yıl da yine Türkiye'ye geldi. Aynı yılın Ağustos ayında Suriye'ye giden Sakka, burada ''Yusuf Maraşlı'' adına düzenlenen sahte pasaportu kullandı.
Sakka, yakalandıktan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde polislerle yaptığı mülakatlarda, El-Kaide'nin üst düzey yöneticilerinden olan Zerkavi'nin kendisine ''Küçük kardeşim'' diye hitap ettiğini, ''Louai'' adının ''Canavar' anlamına geldiğini söylediği belirtildi.
(AJANSLAR)
|
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|