Bütçede örtülü sancı
Uzun aradan sonra bir dostunuzu gördüğünüzü hayal edin. Yolda karşılaşıyorsunuz. Gayet iyi halde. Kısa bir hoş beşten sonra ayrılıyorsunuz. Ertesi gün haber alıyorsunuz. "Falanca var ya fenalaşmış!" Ekonominin genel durumu da benzeri tablo arzediyor. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, önce Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nu ardından TOBB'la Sektörel ve Bölgesel Ekonomi Şurası'nı topladığı şu son bir haftaya kadar gündem hayli farklıydı. TÜSİAD'ın yargı eleştirisi, YÖK'le gerilim, kuş gribi, Ağca'nın tahliyesi, Danıştay'ın türban kararı derken bugünlere geldik. İşler, görünürde yolunda. Ama daha şimdiden "kendisini belli eden" riskler var. Bu yüzden mali disiplini rahatsız eden bazı olaylara dikkat etmek gerekiyor. 1- Bunlardan biri, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ı, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'la karşı karşıya getiren "hastane döner sermayelerinin alacakları" sorunu. Başbakan'ın müdahalesiyle çözülse de kazın ayağı öyle değil. Maliye, 2005 yılı borçlarını kapatmak için bu yıl 2,450 milyar YTL ödeyecek. Peki bu ödenek var mı? Hayır. O halde ne yapılacak? Cevap: Öteleme. Yani bu yılki ödeneklerin bir kısmı geçmiş yıl borçları için kullanılacak. 2007'ye, seçim yılına sürpriz fatura bırakılacak. Kabahat kimin? SSK ve Bağ Kur'un. Onlar, etkin denetim mekanizması kuramayınca iş gelip bütçede düğümleniyor. 2- Benzeri durum, vergi iadelerinde sözkonusu. Hani, "Emeklilerin fiş toplamasına gerek yok. Çile bitiyor" diye takdim edilen vergi iadesi sistemi. Normalde, 2005 yılında emeklilere "avans ödemesi" şeklinde yapılan vergi iadelerinin 2006'da kapatılması lazım. Ancak, iade modeli değişince hesap da değişti. Çünkü bu yıldan itibaren, emeklilere vergi iadesi her ay maaşlarına eklenerek peşin ödenecek. Bu ödeme için 2006 Bütçesi'ndeki 1.5 milyar YTL ödenek devreye girecek. Bu durumda, 2005'ten bekleyen "avansı kapatmak" problem olacak. Maliye kurmayları her iki konuda yasal düzenleme yapıldığını, şeffaf bütçe anlayışının zedelenmediğini savunuyor. Yine de sağlık için, vergi iadesi için 4 milyar YTL açıkla yüzleşmek zorundayız.
Madalyonun öbür yüzü Şimdi resmi tamamlamak için, * ABD Merkez Bankası'ndan gelen faiz artırım sinyali sonrasında Türkiye'ye yönelen kısa vadeli sermayenin iştahının kesilmesi ihtimalini dikkate alın. * Haziran 2005'ten bu yana bekletilen, bu ayın sonunda çıkarılacağına dair kesin söz verilen sosyal güvenlik reformundaki gecikmeyi ihmal etmeyin. * Merkez Bankası'nın, 2006 yılı için hedeflenen yüzde 5 enflasyona ulaşılmasında güçlükler çıkacağı uyarılarını not edin. * Merkez Bankası, BDDK ve SPK gibi kilit ekonomik kuruluşlardaki üst yönetim değişikliği nin yansımalarını analizinize katın. * Tüpraş gibi iddialı özelleştirme sonrasında çıkan idari yargı kararının, yatırımcı güveni üzerindeki olumsuz etkilerini gözden uzak tutmayın. * AB'ydi, Kıbrıs'tı, düşünce özgürlüğüydü, Çankaya senaryoları derken her an gelişebilecek iç ve dış çatışma olasılıkları nı da bir kenarda tutun. Sözün özü.. İyiye giden ekonomide, göz göre gelen tehlikeler herkesin moralini bozabilir.
|