|
Koğuşta balık istifi tedavi
|
|
Burası Gaziantep Çocuk Hastanesi... 10 kişilik koğuşlarda 50 kişi yer yataklarında yatıyor.
Yer yataklarında tedavi
Gaziantep Çocuk Hastanesi'nde 10 kişilik koğuşlarda analı çocuklu 50 kişi balık istifi kalıyor. Koğuşlarda yerlere bile yataklar serili, yenidoğan servisindeki kuvözlerde bebeler çifter çifter.
Ne diyordu Kara Yılan türküsü: "Sürerim sürerim gitmez katana. Fransız kurşunu değmez adama!.." Gaziantep iline, merkezine, yamacına, yöresine mal olmuş bir türkü bu. Yiğitlik, namus, kahramanlık anlatıyor her bir sözü. Lakin gördüklerim "Fransız kurşunu" değil ki değmez, dokunmaz diyeyim. Tam aksine, ta yüreğimin orta yerine değdi, göçertti huzurumu. Çünkü Gaziantep Çocuk Hastanesi'nin koridorlarını, odalarını, yenidoğan taraflarını, cerrahi ve yanık bloklarını gezdim ve ürperdim Erken doğmuş parmak bebekler kuvözlere çifter çifter yatırılıyor. Koğuşlar tıka basa yavrular ve analarla dolu. Üstüne babalardan, teyzeler, halalardan oluşan refakatçi grupları da eklenince balık istifi sözüne en çarpıcı örnek çıkıyor ortaya. Burada sisteme, hastaneye, başhekime, doktora, hemşireye kızıp darılacak, iri kıyım laflar edecek hal de yok. Çünkü imkan bu kadar. Adıyaman'dan, Maraş'tan, Urfa'dan, civar ilçe, köy, kasaba, nahiye ve bucaktan mütemadiyen hasta çocuk taşınıyor bu bölge hastanesine. Geleni kapıdan kovacak, içeri almayacak hal olmadığı için de bir yatakta 4-5 çocuğun yattığı da oluyor, yerlere döşek serilip oralarda tedavi (!) yapıldığı da.
DOKTOR ULAŞAMIYOR Toplam 125 yatakla yaklaşık 3 milyon nüfusa hizmet verme durumu olunca manzara kaçınılmaz oluyor elbette. 8-10 kişilik koğuşlarda sayı 50'ye ulaşınca doktorlar kalabalıktan hasta çocuklara zor ulaşıyor inanın. Hastanenin başhekimi Dr. Mehmet Berk'i göremedim. Bir akrabası vefat etmiş, oraya gitmiş. İl Sağlık Müdürü Yusuf Ziya Yıldırım koşup geliyor sağ olsun. Birlikte gezip, sıkıntıyı birlikte gözlüyoruz. Diyor ki; "125 yataklı hastanede 250-300 çocuk tedavi için gelince ortam böyle oluyor. Genellikle gribal enfeksiyon ve bronşit vakaları yoğun. Binanın idari kısımlarını bile boşaltıp yatak yeri açtık. Hele yoğun bakım tam bir problem 11 yataklı ünitede 50 kadar 47 çocuk yatıyor. Yenidoğan servisine herkesi sokmuyorlar. Galoşlarımı giyip yalnız başıma ziyaret ediyorum orayı. Fazla kalmam sakıncalı. Yine de yan yana 3 kuvözde ikişer bebenin yattığını görüntülüyorum içim acıyarak. Genç hekimlerle dertleşirken bir başka ilginç durum çıkıyor ortaya. Diyorlar ki; "Yataklı tedavi yanında poliklinik hizmeti de veriliyor. Günde 2 bine yakın çocuğumuza bakıyoruz kapasitemizle orantılarsak bu bir dünya rekorudur."
PEKİ NE OLACAK? Şükür ki bu büyük dert sağlık bakanına iletilmiş. Bakan Akdağ meselenin ciddiyetini hemen kavramış ve işi uzatmadan vermiş talimatları. Çok yakında 100 yataklı bir yeni bina devreye girecekmiş. Üniversite kendine ait bir binayı çocuk hastanesine devretmiş. Sözün kısası Gaziantep'te sevinerek gözlediğim "kenti ortak akılla yönetme" inisiyatifi bu konuda da hayata geçmiş ve çare düşünülmüş. Diyecek tek şeyim var; "lütfen çok çabuk ağalar!.."
|