Pabuçlarıyla vedalaşan Melek kadın
Her evin bir hikayesi var. Hepinizin. Hepimizin. Ömrüm yetse de keşke, hepinizin kapısını çalabilsem birgün. Bana hikayelerinizi anlatsanız. Ben de şaşıp kalsam. Bazen hüzünlensem. Bazen duyduklarıma sevinsem, el çırpsam çocuk gibi. Sanki benim başıma o güzel işler gelmiş gibi. Bazen gözlerim dolsa. Acılarınızı paylaşsam. Teselli edebilsem bazılarınızı. Kimilerinizi yüreklendirsem. Ama hepinizi tanıyabilsem. Bugün tanıdığım Melek kadın gibi.
*** Karşıyaka Belediyesi, "En Güzel Balkon" yarışması düzenlemiş. TRT 2'de bir programa başladık ya.. Ve program da kente dair ne varsa işleyecek ya.. Sabah çıktık yola ve birinci olan Melek Hanım'ın kapısını çaldık. Bu küçücük, sevimli, programın içinde kısaca değineceğimiz konu bizi öyle 'kocaman' bir hayatla tanıştırdı ki. Tüm ekip şaştık kaldık. Böyle insanlar hala kaldı mı, dedik.
*** Melek Hanım küçücük birşey. Yaşı 74 ama bedeni, çıtı pıtı, dinç bir genç kadın! Çok geç evlenmiş. 61 yaşında. Bu yüzden de malesef kendisine çok yakışacağını düşündüğüm, evlatları, minik torunları etrafında koşuşturamıyor. Ve en acısı, tam 35 yıl sonra kendisini arayıp bulan çocukluk aşkıyla yaptığı evlilik, sadece dokuz yıl sürebilmiş. Eşi dört yıl önce, geç bulduğu aşkını, erkenden terkedip gidivermiş. "Sigara yüzünden" diyor, Melek Hanım eşini götüren hastalığın nedeni olarak. Ve sigaradan nefret ediyor bu yüzden. Haklı olarak.
*** Küçücük balkonuna onlarca çiçek sığdırmış. "İçimden öyle bir sevgi taşıyor ki, bunu da çiçeklerime, kuşlarıma aktarıyorum" diyor. Onlarla sohbet ediyor, kuşu Çapkın'a uyumadan önce masallar anlatıyormuş biliyor musunuz? Gerçekten. Abartmıyorum. Çapkını yanına alıp başlıyormuş masala. Ve beraber uyuyakalıyorlarmış çoğunlukla.
*** Hadi çiçekler böcekler neyse de, Melek Hanım'ın hayatını paylaştığı "her nesneye" olan sevgisi ve bağlılığı beni derinden etkiledi. Örneğin annesinin, ablalarının, kendisinin, çocukluklarında işledikleri, kumaşları, ördükleri dantelleri, giydikleri giysileri saklıyor. Saklamakla kalmıyor, gündelik hayatında kullanıyor. Ve hepsine o kadar özen gösteriyor ki, 100 yıllık dediği danteller, sanki dün örülmüş gibi. Fakat tüm sohbet içinde duyduğum bir ayrıntı var ki, öldürdü beni.. Melek Hanım mevsim değişikliklerinde dolaba kaldırdığı ayakkabı ve giysilerileriyle vedalaşırmış! Onları tek tek poşetlere koyarken (çok titiz bu arada), onlarla konuşur; "Hadi bakalım altı ay görüşemeyeceğiz, kendinize iyi bakın e mi?" dermiş. Pabuçlarının gönlünü alırmış. İnsanların birbirlerine bir selamı çok gördüğü, hoşgörüsüzlüğün, vefasızlığın sıradan davranışlar olarak görüldüğü bu zamanda.. Bu dünyada.. Güldüğünde gözleriyle birlikten gülen Melek Hanım, bana cennetten çıkma gibi geldi.. Adı gibi.. İlaç gibi.. Daha çok yaşa sen Melek Kadın.. Bu dünyaya lazımsın.
|