Yeşil yaşıyor lakin ölü çoktur!
Herkese uzun ömürler dilerim; "Yeşil" kod adlı "devletleştirilmiş" özel silah yaşıyormuş da... Çete zanlısı oğlunun kaldığı eve baskından kılpayı kaçmış da... Kimileri öldüğünden eminken meğerse aramızdaymış da.
Bilgisizliğin ilgisizliği, ama daha da beteri, asıl ilgisizliğin bilgisizliği körüklediği bir hayatın içinde "Yeşil" nasıl anlatılır? Belki şöyle: "Yeşil" ; vadideki kara kurtların bir kısmının ne tam siyah, ne kahverengi, ne de haki olmasın diye öyle yeşile boyadıkları bir... a) Devlet adına birilerinin cinayet işlemesinden ve bu suçun cezasız kalmasından hoşlanıyorsanız... "kahraman" dır. b) Herhangi bir ahlaki, hukuki, insani, vicdani gerekçeyle, hatta "terörün böyle önlenemeyeceğini, tam tersine azdırılacağını" düşünerek nefret ediyorsanız... "kimi devlet güçlerinin kullandığı katil" dir. Bir bakıma "Vadim o kadar Yeşil'di ki" de denebilir.
Şu çok yanıltıcı: Tetikçinin üstüne odaklanmak; hikayeye onunla başlayıp onunla bitirmek. Misal; tüm meseleyi ve cinayeti "Ağca" ile izah. O çıkınca çok sinirlenip tekrar içeri alınınca rahatlamak. "Yeşil" i unutmak, bir baskınla hatırlamak ve sadece yeşil yeşil bakmak. "Katil" in üstüne gidenlerin önemli bir kısmı, onun eline silah vereni, azmettireni, istihdam edeni, onu koruyanı, askeri cezaevinden, karakoldan kaçıranı, saklayanı, pasaport, kimlik vereni, "sosyal, demokratik hukuk devleti" nin resmi birtakım görevlilerin ve görevlerin uzantısı kılanı... Onu askeri darbeye yolculukta kullananı... Ona hem yer üstünde suikastlarda hem yeraltında mafya temizliklerinde kurşun sıktıranı... Onu kurt, çakal, vaşak, akbaba, yılan, akrep haline getireni konuşmuyor bile.
"Yeşil" bu ülkenin kitle medyasında artık manşetse, görevimiz gözleri yeşile boyamakla kalmamalı. "Ağca'yı yakalayıp tekrar içeri atarken", İstanbul Sıkıyönetim'i gözetiminde onu kimlerin kaçırdığını fazla deşmemek, hala itibarlı kimi darbecileri, kimi siyasetçileri hiç anmamak gibi. "Ağca kötü adam" ise, onu kullananlar, kaçıranlar nasıl "iyi adam" olabilir? Onlar nasıl temiz, nasıl masum, nasıl itibarlı kalabilir? Di mi Kenan Paşam!
"Yeşil" kendi başına bir katil değildi ki. Birileri iş verdi; "Git şunu öldür" dedi. Sonra başka birileri de o emri verenler için de ölüm fermanı çıkardı. Onlar da kaçırıldı, öldürüldü, her tarafa ceset saçıldı. Adam bir gün yakalandığında dahi; devletin kimi yetkilisi onu başka yetkililerin elinden aldı, korudu, kolladı, yeni işlere yolladı. Elbette bu ülkenin kendisiyle beraber olmuşları dahi katleden, öldürerek, ölerek, kırdırarak yaşayan "terörist" sorunu var. Ama bu ülkenin "Misak-ı Milli" topraklarından kendi vatandaşlarının, babaların, dedelerin, evlatların kuru kafaları, kemikleri, "kimi güvenlik görevlileri" tarafından kurşuna dizilmiş, toplu mezara gömülmüş hayaletleri de sökün ediyor. Bu topraklar binlerce şehit askeri, polisiyle ve binlerce "ölü ele geçirilen terörist" le ve köşe bucak suikastlar, pusular, yargısız infazlarla toptan "toplu mezar" a dönüşmüştü. "Yeşiller" in görevi, bu mezara daha çok ceset taşınmasını sağlamaktı. "Hukuk devleti"ni lime lime etmekti. "Yeşil" in üstünde bir sürü parmak izi var. Öldüyse ondan ölü, yaşıyorsa ondan yaşıyor, hortlaksa ondan hortlak! Büyük Millet Meclisimizin "dokunulmazlar" ı bile bu işlerin üstüne fazla gidemedi ya, "demokrasi" diyorsak, sevdiğimizden!
|