Keşif!
Zordur insanın kendini keşfetmesi... Koca kıtayı, "Amerika" yı keşfeden "kaşif", gün olur kaybolur kendi ruhunun derinlerinde... "İzafiyet teorisi" ne imza atan Einstein'ın dilini çıkararak verdiği resimler kimi anlatır gerçekte? Dünyayı "altüst" eden devrimlerin teorisyeni Karl Marks, gözlerden uzakta gün boyu halının üstünde dört ayak koşturarak torunlarını taşır sırtında? Ve daha niceleri... Hepsi aynaya baktıklarında kimi görürler aslında? Kahraman, filozof, korkak, cesur, çocuk, dahi ve zırdeli?
Bu kadar zorken "dünyayı keşfedip değiştirenler" in kendilerini keşifleri... Biz sıradan ademoğulları için ne meşakkatli bir uğraştır; içimizde çıktığımız yolculuğun seyrüseferi?
Yorulmayın boşuna... Şimdi bu satırlar kendi keşfinize dair eğlenceli bir rehber sunacak kolayından... Japonya'da ortaya çıkan ve Türkiye'de de "kitap" ı yayınlanan, "tuhaf" isimli bir metotla: Tuhaf, çünkü adı: Kokoloji... Ama anlamı o kadar da komik değil: "Ruhunu, duygularını keşfetme bilimi..." Ailede, arkadaşlar ya da sevgililer arasında iletişim boşluklarını dolduran, yakınlaştıran ve başka zaman olsa konuşulmasından utanılacak konuları orta yere çıkaran bir araç... Bu metot diyor ki: İnsanlar arasında farklılıklar elbette kalıcı, ama yüreklerinde ve kafalarında birçok benzerlik var. Tek yapacağınız, örnek olayda sorulan sorulara aklınıza ilk geleni söyleyerek ve içten, dürüst olarak cevap vermek... Başlayabilirsiniz:
Bir gün mavi bir kuş aniden camınızdan içeriye giriyor ve dışarıya çıkamıyor. Yolunu şaşırmış bu kuşu beslerken, ertesi gün kuşun rengi sizi şaşkınlığa düşürerek maviden sarıya dönüşüyor! Bu özel kuş ertesi gün gene renk değiştiriyor. Üçüncü günün sabahında parlak bir kırmızı ve dördüncü gün tamamen siyah oluyor. Beşinci gün uyandığınızda kuşun rengi nedir? 1) Renk değişmiyor, siyah kalıyor. 2) İlk rengi olan maviye dönüyor. 3) Beyaz oluyor. 4) Altın rengi oluyor. Yanıtlarınıza göre keşfedin kendinizi: Kuşun renk değiştirmediğini söyleyenler "karamsar" lardır... Durum bir kez kötüye gidince, bir daha değişmeyeceğini düşünenlerdir. Kuşun maviye döndüğünü söyleyenler "iyimser" lerdir. Olayları strese ya da endişeye kapılmadan kendi akışına bırakanlardır. Kuşun beyaza döndüğünü söyleyenler baskı altında sakin ve kararlı davranabilenlerdir. İrade sahibidirler. Kuşun altın rengine döndüğünü söyleyenler korkusuzlardır. Baskı, imkânsızlık nedir, bilmezler. Napolyon'un dediği gibi; "İmkânsız: Fransızca'da bu sözcük yoktur!" Bir tane daha: Haftalık bir derginin içindekileri hangi sıraya göre okursunuz: 1) Birinci sayfadan son sayfaya kadar düzenli bir şekilde okursunuz. 2) Sayfaları rasgele çevirir ve ilginizi çeken şeyleri okursunuz. 3) Hemen sizin ilgi alanınıza girdiğini bildiğiniz konulara geçerek sadece onları okursunuz. 4) Derginin formatı değişmediği için konuları her zaman bu dergiyi okurken okuduğunuz sırada okursunuz. Şimdiki keşfin, entelektüel seviyenizle filan ilgisi yok... Para harcama alışkanlıklarınızı gösteriyor aslında: Birinciler, parasının her kuruşunun nerede olduğunu ve nereye harcandığını bilenlerdir. İkinciler, para cebinde durunca sanki batanlardır, aklına esen yere harcayanlardır. Üçüncüler, kendilerini tutumlu olarak tanımlayan, başkalarına göre cimri olanlardır. Dördüncüler, hayatındaki olası değişikliklere karşı harcama alışkanlıklarını değiştirmeyenlerdir. Büyük ikramiye kazansa bile ucuz pazarlardan alışverişi sürdürenlerdir... (Test Japonya'da yapıldığı için asgari ücret ve altındakiler için bir formül çıkmıyor ne yazık ki!..)
Daha onlarca hikâye var örneklerde... Buraya sığmaz. "İnsanın kendini keşfine" dair bu "denemeler" Japonya'dan Amerika'ya milyonlarca insanın elinde... Söylenene göre, denemelerin sonuçları şaşmaz biçimde kanıtlanmış... Memleketimizde biz biraz "ihtiyat" la bakarız böyle işlere... Yine de kestirip atmayalım ve "kendini keşif" denemesi için bir davranış testi de biz önerelim şuraya: Şimdi... Bu satırları buraya kadar okudunuz ve ben "saçma sapan" şeylerle uğraşmam diyerek diğer sayfalardaki önemli haber ve yazılara geçtiniz. Sonuç: Tebrikler!.. Bir, sabırlısınız... İki, meraklısınız... Üç, akıllısınız... Dört, memleketimizin size ihtiyacı var! Beş, kim tutar sizi...
|