Hatıra ve merak
Metehan Demir' in Sabah'taki "28 Şubat'ın karakutusu konuştu" dizisinde, 28 Şubat'ın "psikolojik harekat" kurmayı, dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak' la konuşması vesile oldu. Önce hatıra: 28 Şubat atmosferinde, Çevik Bir-Erol Özkasnak idaresindeki "psikolojik harekat" ın yazılarına son verilmesini, kovulmasını, susturulmasını istediği gazetecilerden biriydim. Neyse; benim birtakım "çıldırtıcı" yazılarımın listelendiğini öğrenmiştim. Yazılardan biri de, Washington Enstitüsü'nden bir uzmanın "Ortadoğu'da kitle imha silahları" na dair konuşmasını hedef almıştı. "Türkiye medyasının kıymetli kaynağı" da olan "Uzman", Irak'ın "Türkiye'yi vuracak füzeleri" ni filan sayıyor, İran'ınkileri ekliyor, konjonktür gereği Suriye'yi biraz kayırıyordu. Bölge Ortadoğu idi ama İsrail'in füzelerinin, nükleer başlıklarının lafı bile edilmiyordu. Sadece "Uzman" ın ikinci vatanı değildi İsrail; ABD'nin "ayrıcalıklı" ve kayrılan dostuydu. Yazdığım; böylesine ayrımcı, yanıltıcı Ortadoğu tahlilinin nasıl olup da Genelkurmay tarafından aynen kabul edilebildiği üstüneydi.
Sonraki bazı olayları biliyorsunuz: 1. Türkiye-İsrail ilişkileri ve askeri alışverişi o dönemde çok gelişmişti. 2. ABD'de yönetim değişti, 11 Eylül oldu, Irak işgal edildi. 3. Irak'ta o füzeler, kimyasal, biyolojik, nükleer silahlar çıkmadı. 4. İşgal öncesinde o türden bir sürü harita Türkiye'de tedavüldeydi. 5. O enstitünün savaşı inşa eden düşünce zeminlerinden biri olduğu daha iyi anlaşıldı. 6. Çevik Bir ABD'deki "Yahudi Ulusal Güvenlik Meseleleri Enstitüsü" JINSA' dan madalya aldı. 7. JINSA' nın Richard Perle gibi baba isimleri işgalin programlamasında ve "psikolojik harekat" ının yürütülmesinde büyük rol oynadı. 8. Türkiye'de tezkere reddedilince en çok köpürenler Perle gibi her zaman "İsrail sağı dostu" ve bazen "Türkiye dostu" olanlardı.
Şimdi, 2006'da, "Atatürkçü, milliyetçi, tam bağımsızlık yanlısı" Özkasnak, Demir' in sorularını cevaplarken o gün o yazıya neden çok köpürdüklerinin cevabını da izah ediyor: "Tezkerenin reddi... 50 yıllık dostumuz ABD'nin düşmanca tutumuna neden olan vahim hatadır. Tezkere öncesinde hayati müttefikimiz ABD'ye sözler verilmeseydi, ABD'nin ileride şiddetinin daha artacağına inandığım hasmane tutumuna maruz kalmayacaktık. Türkiye artık ABD için stratejik ortak değildir. ABD'nin Suriye ve İran ile ilgili planları gerçekleştiğinde sıra Türkiye'nin bölünmesine gelecek. 50 yıldır Türkiye soğuk harp döneminin başta azgın Sovyet tehdidi olmak üzere, İran, Irak ve Suriye'nin tehditlerine ABD'nin caydırıcı desteğiyle başarı ile karşı koymuştu. ABD'nin desteği hayati olmuştur. Şimdi maalesef ABD'den Türkiye'ye yönelik her türlü komplonun önü açılmıştır. Örneğin PKK. ABD çuval olayıyla en üst seviyeden Türkiye'nin burnunu sürtmek istemiştir."
Merakım şu: 1. O "beyin" takımı "harekât" ı bu düşünce yapısı, inanç ve arzularla da mı yürütmüştü? 2. Tasfiyede bu konuda fikir ayrılıklarının rolü oldu mu? 3. Olmadıysa, dün ve bugün, tüm kurmaylar, en kurmaylar; tarihi, 50 yılı, bu denli "ABD düşkünlüğü" ile mi yorumladı ve belirledi? Öyle mi belirlenecek? 4. ABD'de etkili, bugün yönetimde olan bir ekibin ve zihniyetin dünya ve Ortadoğu tahlili, nasıl aynen bizde de (kimi) komutanların bakış açısını oluşturabiliyor? 5. Bir de; emperyalist saldırganlığa yalakalık hangi gerekçeyle "Atatürkçülük, milliyetçilik, tam bağımsızlık" filan sayılıyor? 6. Tüm Silahlı Kuvvetler böyle mi düşünüyor?
|