| |
|
|
Erdoğan haklı
Başbakan Erdoğan malvarlığı tartışmasında esti yağdı, gürledi. CHP'yi Atatürk'ün vasiyetine uymamakla suçladı. Atatürk'ün mirasçısı kurumların parasını ödememekle itham etti. Tartışmayı "kişisel" boyuttan, "kurumsal" boyuta taşıdı. Başbakan'ın sözlerinde haklılık vardı. Deniz Baykal'ın veya diğer liderlerin sadece banka hesaplarını açıklayarak "mal beyanında" bulunmaları mal beyanı sayılmaz. Hisse senedi, altın, mücevher, gayrimenkul gibi varlıkların da açıklanması gerekir. Ve tabii daha önemlisi eğer bu varlıkların miktarı "ilgi çekici" boyuttaysa bunların "kaynaklarının" da kamuoyu tarafından bilinmesi farz olur. "Bankada şu kadar liram var" demek kimseyi kurtarmaz. Üstelik "şeffaflık" diyen Deniz Baykal'ın 1995'te kurulan TBMM Liderlerin Malvarlıklarını Araştırma Komisyonu'na hiçbir bildirimde bulunmadığı da Meclis kayıtlarında duruyor. Başbakan'ın bir diğer haklılık noktası ise Erkan Mumcu'ya yönelik sözleri. Mumcu malvarlığı ile ilgili olarak "Benim kasam kardeşimdir" demişti. Bu bir liderin söyleyeceği söz mü? Peki kardeşin nereden bulur, ne iş yapar, serveti nasıl artar! Topu kardeşe atıp kurtulmak mümkün mü? Elbette değil. Yıllarca Mesut Yılmaz aynı nedenle töhmet altında kalmadı mı? Turgut Yılmaz'ın adı belki de boş yere ağızlara sakız olmadı mı? Yoksa topu kardeşe atmak artık bir Anavatan geleneği mi? Hayatı boyunca devlet memurluğu dışında bir iş yapmamış olan Mehmet Ağar'ın da açık bir biçimde malvarlığını açıklaması gerekiyor. Gerisi lafı güzaf.
|