|
Bir resim yaptı hayatı değişti
|
|
Aile içi şiddet yaşayan 5 çocuk annesi Meral Tanboğa Işık, kadınların neler yapabileceğinin en güzel örneği. Işık, Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi belediyesinin açtığı Kadın Evi'ndeki pek çok kadın gibi resim yaparak hayata tutundu.
Diyarbakır'da açan kardelenler
Diyarbakırlı kadınlar aile, eş ve töre baskısı altında ezilseler de kadınların istedikleri zaman neler yapabileceğinin en güzel örneğini veriyorlar. Tıpkı aile içi şiddet yaşayan 28 yaşında 5 çocuk annesi Meral Tanboğa Işık'ın ressam olması gibi.
Diyarbakır, aile içi şiddetin ve töre cinayetlerinin en çok görüldüğü illerden biri. Bu yüzden Diyarbakır'da kadın olmak çok zor. Okula gönderilmeyen, genç yaşta babasından, evlendikten sonra eşinden şiddet gören Diyarbakırlı kadınların hepsi kaderine boyun eğip bu şartlarda yaşamaya çalışmıyor. Bazı kadınlar, kardelen çiçekleri gibi, bütün bu baskılara rağmen kendini göstermeyi, birey olduğunu fark ettirmeyi başarıyor. Adeta kadının isterse neler yapabileceğini gözler önüne seriyor. Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde işte böyle birçok kadın var. Onlar gördüğü şiddet ve baskı yüzünden sinmeyi değil yeteneklerini sergileyerek hayata tutunmayı tercih etmiş. 29 yaşında 5 çocuklu bir kadın fırça ve boyalarda mutluluğu ararken 50 yaşında bir kadın şiirle, 49 yaşında bir kadın ise resimle teselli oluyor. Şimdilik bu örnekler çok yok ama Kardelen Kadın Evi gibi kadınlara sosyal yaşam alanları yaratan girişimler çoğaldıkça Diyarbakır'da daha çok kardelenin açacağı kesin. Belediye başkanı bir kadın olan Bağlar Belediyesi'nin bir yıl önce açtığı Kardelen Kadın Evi'ne sorunlarını paylaşmak, bulunduğu ortamdan biraz uzaklaşmak için gelen kadınlar, burada yeteneklerini de keşfetme imkanı buluyorlar. İşte bu evden aldıkları suyla yeşeren, üzerlerini kapatan şiddet ve baskı örtüsünü delip çiçek açmaya çalışan kadınlardan biri; Meral Tanboğa Işık... Meral Tanboğa Işık, 28 yaşında, 5 çocuk annesi bir kadın. Çocuk yaşta evlendirilmiş ve en büyüğü 11 en küçüğü de 5 yaşında olan 5 çocuk dünyaya getirmiş. İlkokul mezunu olan Işık birçok hemcinsi gibi aile içi şiddete maruz kalıyor. Genç yaşta anne olması, beş çocuğunu büyütmek zorunda kalması, bir de eşinden şiddet görmesine rağmen kabuğuna çekilmek istememiş. Kardelen Kadın Evi açılınca 8 ay önce aile içi şiddet sorunundan dolayı başvurmuş. Burada psikolojik danışmanlık almaya başlamış, bu arada görevliler ona bir el becerisi kazandırmak için ahşap boyama kursuna yönlendirmişler. Bir ay kadar ahşap tepsi, sehpa falan boyamış ve sonra "Ben resim yapmak istiyorum" demiş. Hiçbir hazırlık yapmadan eline fırçayı almış ve başlamış resim yapmaya. Herkes çok etkilenmiş.
EŞİM RESİM YAPMAMA KIZIYOR Bununla yetinmeyip, "Ben ressam olmak istiyorum" deyip Kardelen'den resim hocası istemiş. Şimdi, ressam Nesrin Nergiz'den teknik öğreniyor. Meral Tanboğa Işık ile resim macerasını, yaşadıklarını ve Diyarbakır'da kadın olmayı konuştuk.
-Kardelen Kadın Evi'ne gelmeden önce hiç resim yapmış mıydınız? - Yapmadım ama çocukluğumdan beri merakım vardı. Çocukken kapılara, duvarlara çiziyordum.
-Ne tür resimler yapıyorsunuz? - Manzara ve kadın figürleri çiziyorum. Özellikle kadın figürleri çizmeyi çok seviyorum.
-Evde de resim yapıyor musunuz? - Çocukları uyuttuktan sonra yapıyorum. Bazen kendimi kaptırıyorum ve sabaha kadar çalışıyorum.
-Resim yapmanızı eşiniz nasıl karşılıyor? - Eşim hiç ilgilenmiyor, takmıyor, hatta kızıyor. 'Otur evinde çocuğuna bak. Ayıptır, beş çocuk annesisin neler uğraşıyorsun. Resim yapmak bir kadına yakışır mı diyor' diyor. Ben de ona 'Zaten benim özelliğim 5 çocuklu ressam olmam' diyorum.
-Resim öğretmeni istemişsiniz... - Ben resim konusunda kendimi yetiştirmek istiyorum, teknik öğrenmek için resim hocası istedim.
-Sergi açacak mısınız? - Kendimi tam olarak yetiştirdikten sonra açacağım.
-Kafanızda kurduğunuz, yapmak istediğiniz resimler var mı? - Olmaz olur mu? Hatta birçok resmi kafamda çizdim bitirdim bile, sadece tuvale aktarması kaldı. -Neler onlar? - Örneğin bir kadın oturmuş, derin derin düşünüyor. Bu arada ocakta süt var o taşıyor, bilmiyor ki, akşam sütü taşırdığı için dayak yiyecek... Kafamdaki diğer bir resim Bereket Tanrıçası. Bir ayağı Dicle'de, bir ayağı Fırat'ta. Bu arada her yer yanıyor. Bereket tanrısı bereket ve barışı temsil ediyor ama buralarda barışı sağlayamıyor. Yani, bölgeye ait yaşamı çizmek istiyorum. Buradaki acıyı, savaşı, çizmek istiyorum.
-Resim sizin için ne ifade ediyor? - Bir fırça, bir boya insanın hayatını tamamen değiştirebiliyor. Resim yapmaya başladıktan sonra olaylara yaklaşımım değişti, psikolojik olarak değiştim, çocuklarıma bile farklı bakmaya başladım, hayatı sevmeye başladım. Şimdi hayat farklı geliyor bana. Resmi, yaşadıklarıma karşı bir başkaldırı gibi görüyorum.
-Başka uğraşınız var mı? - Şiir de yazmaya başladım. Şimdiye kadar 30 civarında şiir yazdım. Şiirlerimi mutluluk ve acı üzerine yazıyorum. Ayrıca öykü de yazıyorum. Bir de kitap okumaya çalışıyorum. Ne bulursam okuyorum ama psikoloji kitaplarını çok seviyorum.
-Siz ilkokul mezunusunuz ama öğrendiğimize göre dışardan ortaokulu bitirme sınavlarına giriyormuşsunuz? - Evet, ikinci sınıfa geçtim bile.
-Yine öğrendiğimize göre kızlık soyadınızı kullanıyormuşsunuz, bunu nasıl başardınız? - Birkaç ay evvel çantam çalındı ve dolayısıyla nüfus cüzdanım da gitti. Yenisini çıkarttırırken kızlık soyadımı da yazdırttım. Yani neredeyse çantamın çalındığına sevindim, çünkü kızlık soyadımı da kullanmayı çok istiyordum.
-Diyarbakır'da bir kadın için kızlık soyadını nüfus cüzdanına yazdırmak çok kolay olmasa gerek. Eşinizi nasıl ikna ettiniz? - Burada ikna yeteneğimi de geliştirdim...
-Sizin evde de aile içi şiddet var mı? - Her ailede olduğu gibi tabii bizim evde de var. Burada kadın üzerinde birçok baskı var; koca baskısı, din baskısı ve töre baskısı kadınları eziyor. Kadınlar ne kadar güçlü ki, üzerimize bu kadar çok baskı uyguluyorlar ve bizler ne kadar güçlüyüz ki bu baskılara rağmen yaşıyoruz. Ben Diyarbakır'daki kadınları kör bir kuyuya düşmüş gibi görüyorum. Çıkmak istiyoruz ama çıkamıyoruz. Sonunda Kardelen Kadın Evi kuyuya bir ip attı ama ipi çekip bizi çıkarmıyorlar. Ancak biz atılan ipe tırmanarak kuyudan çıkabiliyoruz. Ben öyle yaptım, ipten tırmanarak kuyudan çıktım.
-Anladığım kadarıyla Kardelen size çok şey kazandırmış... - Kardelen'in katkısı çok fazla. Buraya gelmeden önce eşimle kavga eder bunalıma girerdim, kendimi güçsüz hissederdim. İçimde mücadele isteği vardı ama bir şey yapamıyordum. Ama şimdi Kardelen'i sırtımı dayadığım bir kaya olarak görüyorum, güç veriyor bana.
ÇOCUKLARIMI OKUTACAĞIM
- Eşiniz Kardelen'den aldığınız bu destekten dolayı size artık eskisi gibi davranamıyordur herhalde... - Hayır, Kardelen korkusu, diğer korkularına da eklenince baskıyı biraz daha arttırdı. Ama ben ona karşı farklı davranmaya başladım. Tartışma sırasında ben alttan alıyorum ve kavga büyümüyor. Ben eşimi değiştiremedim ama ben değiştim, bu sayede olayların seyri de benim lehime değişti. Ama her şeye rağmen ben bildiğimi yapıyorum.
- Her gün öğleden sonra buraya geliyorsunuz, çocuklarınıza kim bakıyor? - Küçük olan üç çocuğumu okula gönderiyorum ve buraya geliyorum. 11 ve 10 yaşındaki çocuklarım sabahçı, onlar öğleyin eve geliyor. Evde tek başlarına kalabiliyorlar. Onlara iyice tembihte bulunuyorum, kapıyı kimseye açmayın diyorum.
- Çocuklarınızın geleceği için ne düşünüyorsunuz? - Hayattaki en büyük idealim, çocuklarımı en iyi şekilde yetiştirmek, onlara üniversite okutmak. Benim 4 kızım bir de oğlum var. Bizde kızlar insan yerine konmaz. Bizim evde de bu fark ediliyor. Her şeyden önce kızlarıma, insan olduklarını hissettirmeye çalışıyorum. Ben eşime rağmen kızlarım için elimden gelen mücadeleyi veriyorum. Çok yoruluyorum ama umutluyum, başaracağıma da inanıyorum. O gücü kendimde hissediyorum.
|