|
|
|
|
|
|
20 yıldır saçım kısa köyde fönlü gezilmez
Nuray Yılmaz, tam 23 yıldır TRT'de "Gezelim Görelim" programını sunuyor. Evliya Çelebi gibi dolaşıp Türkiye'nin kırsal yörelerinden seslenen Yılmaz, yaşamına bu programın yön verdiğini söylüyor. Mayıs ayında 750. bölümü sunacak.
TRT'de haftada bir yayınlanan 'Gezelim Görelim'in özelliği Nuray Yılmaz'ın nereden yayın yapacağını tahmin edememeniz. Yılmaz'ı bir gün Kars'ta dağların arasında yol bulmaya çalışırken, bir gün Gaziantep'in yakıcı sıcağında biberlerin arasında otururken veya halay çekerken görebilirsiniz. Öyle ki, Türkiye'nin her karış toprağında ayak izi olan, köylünün 'bacısı', gittiği yerlerin sayısını dahi hatırlayamıyor. ODTÜ İşletme bölümünü bitirdikten sonra TRT'de görevli komşusuna özenen Yılmaz, çalışmak için TRT'ye başvurmuş. 1976 yılında Türkiye'nin tek televizyonunda asistanlık yapmaya başlayan Yılmaz'ın 'Pazar 10' magazin programında canlı yayın sunmasını istemişler. Ancak, Yılmaz'ın hiperaktif yapısına uygun olmayan program bir süre sonra canını sıkmaya başlamış. "Canlı yayında televizyonda kim görünmek istemez? Ama ben sıkılıyordum. Kamera karşında herhangi bir ruh yok" diyerek köy-kasabada program çekme fikrini ortaya atmış. Erkeklerle mücadele etmek için de bu işe soyunduğunu saklamıyor; "O zamanlar prodüktörlük, erkek mesleği olarak görülüyordu. Kadınlar stüdyoda oturur düşüncesi hakimdi. Bunu kırmak istedim" diyen Yılmaz, ilk programını yapmak için Doğu'nun yolunu tutmuş. 'Erkek Fatma' lakabını kendisine yakıştıran Yılmaz, yönetmen eşi Kadir Yılmaz ile çalışıyor.
'NURAY ABİ' DİYENLER VAR Programa ilk başladığı yıllarda herkesin dikkatini çeken Yılmaz'a hep, kadın olmanın sıkıntıları sorulmuş. Yılmaz'a göre kadın olmak daha avantajlı; "Köylü beni tanıyor. Tanımasa bile tipime bakıyor. Pantolonla gelmiş, kısa saçlı bir kadın. Genelde onların bacısı oluyorum. Ama bazen ağız alışkanlığı 'Nuray abi' diyenler de çıkıyor." Köyden kente göçün izlerini her gittiği yerde gördüğünü söyleyen ve bu nedenle yaşlıların kaldığı köylerde kızları okutmanın daha zor olduğunu ifade eden Yılmaz, köylüyü ikna etmenin zor olduğunu şöyle anlatıyor: "Adam kızını okula göndermiyor. Nedenini soruyorum. 'Okula giderse kötü yola düşer' diyor. Benim de okula gittiğim hatırlatılınca, 'Sen farklısın' diyor. Yani o kısa zaman diliminde köylüyü töreden koparmak zor oluyor."
ÖLÜMDEN DÖNDÜLER Zor şartlarda köylere ulaşmaya çalışan ekip, 1996'da ölümcül bir trafik kazası da atlatmış. Hakkari'ye giderken tipiye yakalanan ekibin otomobili yoldan çıkmış ve uçurumdan yuvarlanmak üzereyken, başka bir arabanın önlerine çıkması ile durabilmiş. Kaburgaları kırılan Yılmaz ve yaralanan diğer ekip elemanları hemen tedaviye alınmış. Yılmaz "O yolda giden köylüler bunun daha beterini yaşıyor. Bizim amacımız reklam yapmak değildi ve bu nedenle ekrana olanları yansıtmadık" diyor.
Ceren AKDAĞ/ ANKARA
|
|
|
|
|
|
|
|
|