|
|
|
|
Çeyrek asırdır ölümü fotoğraflıyor
Tam 24 yıldır Adli Tıp Kurumu'nda cesetlerin fotoğraflarını çekiyor. İbrahim Kalender bu sıradışı mesleğinin ayrıntılarını ilk kez Cumartesi SABAH'a anlattı.
Adli Tıp Kurumu'nun morg bahçesi her gün olduğu gibi yine cenazelerini almak için bekleyenlerin ağır sessizliğiyle başbaşa... İçeride cesetler doktorlar tarafından incelenip raporları tutuluyor. İbrahim Kalender ise morgun fotoğraf odasında yoğun, stresli ve üzüntüyle geçecek bir günün daha hazırlıklarını yapıyor. Onun işi cesetlerde ölümün izlerini fotoğraflamak, mahkemelere delil sağlamak. Makinelerini hazırlıyor, filmlerini takıyor beyaz önlüğünü giyiyor. Morg odasından basılan zille ilk işini yapmak için yeşil önlüğünü, galoşlarını ve maskesini takıyor. Makinesini alıp otopsi odasına gidiyor. Adli Tıp Uzmanları'nın incelediği cesedi çekip odasına geri dönüyor. 48 yaşındaki Kalender, adli Tıp Morgu'nun 24 yıllık fotoğrafçısı... Kalender'in fotoğraf merakı yine morg fotoğrafçısı olan ağabeyi Muammer Kalender'den geliyor. Ağabey emekliye ayrılınca memuriyet sınavlarına giren kardeşi bu işi devralmış.
HEP ÜZÜNTÜ VAR "Fotoğrafçılık çok güzel bir meslek. Ama morgta fotoğraf çekmek öyle düğünlerde, eğlencelerde flaş patlatmaya benzemez" diyen Kalender, işe ilk başladığı sıralarda biraz gerilse de ağabeyinden dolayı çok sıkıntı yaşamadığını söylüyor. "Benim işim ölüme neden olan yerleri çekmek. Bıçak yarasını, kurşun yarasını... Mahkemelere delil sağlamak" diyor. Mesleğinin her anında üzüntü olduğunu söyleyen Kalender, "İşimi her yapışımda karşımda bir üzüntü var. Ölmüş bir insan var. Onun üzüntüsünü ister istemez duyuyorsunuz. Keyif verici değil. Ama bu benim mesleğim" diyor. Yılda ortalama 3 bin cesedin geldiği adli tıp morgunda sayısını net bilmese de yaklaşık 72 bin cesedi tek tek fotoğraflayan Kalender konuşmasına şöyle devam ediyor: "Cesetlerin ilk olarak varsa kimliklerini ardından önden ve yandan fotoğraflarını çekiyoruz. Normal bir olayda bir iş için üç kare fotoğraf yetebiliyor. Ama bazen 10 hatta 20 kez denklanşöre basıyoruz. Günde ortalama 10 makara film harcıyoruz. Fotoğrafları çektikten sonra hemen banyosunu yapıyoruz. Çünkü işimiz hata kabul etmiyor. Çektiğimiz bir fotoğraf hatalı çıkarsa tekrarı mümkün olmuyor. Ama şu ana kadar hiç hata yapmadım. 2004'de yaklaşık 3 bin 500, geçen yıl da 4 bin ceset geldi. Geçen yıl yaklaşık 45 bin defa denklanşöre basmışımdır" Cezaevi operasyonları, Hizbullah operasyonu gibi pek çok siyasi olaya tanıklık ettiği gibi, alevler arasında koybolan hayatları, bir gram eroinle son bulan yaşamları, iki duble alkolle biten gencecik ömürleri gördüğünü söylüyor Kalender. İki çocuk babası fotoğrafçıyı en çok etkileyen çocuk ölümleri : "Biri 11 diğeri 7 yaşında iki kız çocuğum var. Gelen çocuk cesetlerini çektikten sonra günde 4 kez evi arayıp eşime çocuklar konusunda dikkatli olmasını tembihliyorum."
ARŞİVİM YOK Yaptığı iş soğukkanlılık gerektiren bir meslek olmasına rağmen "Ben aslında çok duygusalım" diyor Kalender. Bu nedenle işi işte bıraktığını söylüyor ve "Kendi arşivim yoktur benim. Çektiğim her şey kurumundur. Buranın dışında da çok nadir fotoğraf çekerim. Buradaki işleri eve götürmem, çocuklarımı olumsuz etkiler" diyor. Yeni tanıştığı kişilerin "Ne iş yapıyorsun?" sorusunun karşılığı olarak "Morg fotoğrafçısıyım" yanıtını duyduklarında ilk başta çok şaşırdıklarını anlatan Kalender, daha sonra çok sayıda merak içeren sorularla karşılaştığını söylüyor. Emekliliğine bir yıl kalmasına rağmen "Erken" diyerek çalışmayı sürdüreceğini kaydeden Kalender, mesleğiyle ilgili tavsiye istendiğinde sadece susuyor. Cesetlerdeki dövmelerin fotoğraflarını odasının duvarına asan Kalender : "Vücudunda dövme olanlar çoğunlukla uyuşturucu ölümünden gelenler. Çoğunluğu erkek. Farklı dövmeler var. Kiminde gözyaşı kiminde bıçak var" diyor bu hüzünlü fotoğraflara bakarken...
Ulaş YILDIZ / MERKEZ
|
|
|
|
|
|
|
|
|