Erdoğan'dan kadınlara destek
Başbakan Erdoğan, Ankara'da Hacıbayram Camisi'nde namaz kılmak isteyen kadınların "erkeklere yer kalmıyor" gerekçesiyle camiye sokulmamasını, ''Namaz kılarken bayanları dışarıda bırakmak çok çok ciddi bir yanlış'' şeklinde değerlendirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, mal varlığı konusu ile ilgili olarak ''Salı günü, mal varlığı, özellikle liderlerle ilgili ve partinin mal varlığı konusunda açıklama yapacağım'' dedi.
Erdoğan, Conrad Otel'de düzenlenen ''Medeniyetler İttifakında Kadın'' konulu toplantıdan ayrılırken basın mensuplarının
sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin ''Ankara Hacıbayram Camii'nde kadınlar dışarıda kar üstünde namaz kılıyordu. Bu görüntüleri nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine de Erdoğan, şunları kaydetti:
''Sizlerin de söylediklerimi aynen nakledeceğinizden endişe duyuyorum, ama sizin söylediğiniz gibi ise yapılan iş yanlıştır. Ben resimde bir de 'bayanlar girişi' diye bir tabela da gördüm. 'Bayanlar girişi' diye bir yer ayrılmışsa, bunun cami görevlilerin bana göre koruması, yerine getirmesi gerekirdi. Namaz kılarken bayanları dışarıda bırakmak çok çok ciddi bir yanlış. Orada tam aksine dışarıda kalması gereken beylerdir. Bence beyler dışarıda kalarak namazı kılsa çok daha isabetli olurdu.''
"CİNSİYET AYRIMCILIĞI, IRKÇILIK KADAR TEHLİKELİ"
Başbakan Erdoğan, kadını özel alana hapseden, kamu alanından dışlayan, cinsiyet ayrımcılığına dayalı baskıcı ve tutucu anlayışların medeni olamayacağını ifade ederek, ''Devletlerin kadına karşı ayrımcılığı töre haline getirmesi kabul edilemez. Kadına karşı cinsiyet ayrımcılığı en az ırkçılık kadar tehlikeli ve yanlıştır'' dedi.
Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nce Conrad Otel'de düzenlenen ''Medeniyetler İttifakında Kadının Rolü'' konulu kongrenin açılışında konuşan Erdoğan, farklı kültürleri temsil eden uluslar arası alanda saygın 20 kişinin, BM Genel Sekreteri'nin çabalarıyla medeniyet ittifakı için biraraya geldiğini hatırlattı.
Erdoğan, bu kişilerin yaptığı çalışmalarda kadınların ve gençlerin oynayabileceği role özel bir önem verildiğini vurgulayarak, tarih boyunca kadınların dünyanın her yerinde kendi toplumlarının en üretken kesimini teşkil ettiğini söyledi.
Bu açıdan evrenselliği çok iyi kavramış olan kadınların medeniyetler ittifakına fevkalade önemli katkılar yapacağını dile getiren Erdoğan, ''Kadını özel alana hapseden, kamu alanından dışlayan, cinsiyet ayrımcılığına dayalı baskıcı ve tutucu anlayışlar medeni olamaz. Medeniyet, kadınların seslerini daha fazla duyurmalarının, siyasete, yönetime, çalışma hayatına daha etkin katılmalarının önünün açılmasını gerektirir'' diye konuştu.
Erdoğan, kadınların sosyal ve siyasi hayata daha fazla katılmalarını tüm insanlığın kazanımı olarak nitelendirerek, bunu sağlamak için de tüm bireylerin kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın eğitim seviyesinin ve kalitesinin yükseltilmesi gerektiğini kaydetti.
Kadınların eğitim düzeyi arttıkça çalışma hayatına, siyasete ve karar mekanizmalarına katılımının da güçleneceğini ifade eden Erdoğan, kadınların karar alma süreçlerine eşit katılımının kadının statüsünün geliştirilmesinin ön şartı olduğunu bildirdi.
Erdoğan, Türkiye'de kadınların siyasi ve hukuki haklarını pek çok batı ülkesinden daha önce elde ettiğini, 1990'lı yılların ikinci yarısından itibaren ülkede kadın haklarının geliştirilmesi yönündeki çalışmaların hız kazandığını anlatarak, ''Şu andaki mevcut durumdan memnun değilim. Yapılacak ilk seçimde AK Parti olarak bu konuda çok önemli bir sıçramayı gerçekleştireceğiz'' diye konuştu.
Kadınların ulusal ölçekte hayatın her alanına eksiksiz katılabilmesi için gerekli bütün yasal düzenlemelerin yapıldığını, bugün siyasi haklar bakımından Türk kadınının önünde hukuki bir engel kalmadığını ifade eden Erdoğan, bürokraside, akademik hayatta, uzmanlık gerektiren mesleklerde Türk kadınının oranının pek çok batı ülkesiyle kıyaslanabilir seviyede olduğunu söyledi.
Türk kadınının bugün hala günlük hayatlarında toplumsal yapıdan, geleneklerden kaynaklanan sorunlar yaşadığına da dikkati çeken Erdoğan, şöyle dedi:
''Bu sorunların çözümü için yasal düzenlemeleri aşan bir şuuru, bir duyarlılığı hayata hakim kılmalıyız. Sözün burasında altını çizerek söylüyorum, toplumların olduğu gibi devletlerin de kadına karşı ayrımcılığı töre haline getirmesi kabul edilemez. Şu gerçeği herzaman ifade ediyoruz, burada bir kez daha dile getirelim ki kadına karşı cinsiyet ayrımcılığı en az ırkçılık kadar tehlikeli ve yanlıştır. Hiçbir töre, hiçbir gelenek, hiçbir anlayış insanın insana karşı şiddet kullanmasının mazereti, gerekçesi olamaz.
Bu şuurun gelişmesinde, kadını hiçbir ayrıma tabi tutmadan parlamenterlere, siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine, basına, akademik kuruluşlara, toplumun kanaat önderlerine büyük görevler düşmektedir.
(AA)
|