Sarımsaklanmak!
Bir konferansım sırasında nörolog hekim bir dinleyicim "Nedir bu sarımsaktan çektiğimiz? Hastalar verdiğimiz ilaçları bırakıp sarımsak kullanıyor, damarları hasar gördükten sonra da tekrar bize geliyorlar" şeklindeki kinayeli sözlerine; "Kabahatı kendinizde aramanız daha doğru olacaktır" yanıtım karşısında şaşırdı. "Eğer siz hastalarınızın Tamamlayıcı ve Alternatif Tedaviler (TAT) konusundaki soru ve taleplerini bilimsel olarak doğru bir şekilde yönlendirecek bilgi birikimi ve deneyimine sahip olsaydınız, hastalarınız sarımısağı doğru bir şekilde kullanacak, sizin kontrolünüz altında daha akılcı ve başarılı bir tedavi uygulayabilecektiniz" diye devam ettim. Sarımsağı da doğru şekilde kullanmak mı olurmuş diye düşünmeyin. Aslında bitkisel olsun olmasın her ilacın kullanılışında önemli püf noktaları söz konusu olabilmektedir.
PİŞİRİNCE UÇUYOR Sarımısağı nasıl tüketiriz? Ya yemeklere koyup pişiririz, ya ezip cacık içerisine katarız veya ağzımıza alıp çiğneriz. Ancak pişirmeden cacık içerisinde veya ağızda ezildiğinde ağızda kalan rahatsız edici tat ve tabii ki kokusu nedeniyle bazıları sarmısak tanelerini olduğu gibi yutmayı tercih ediyor. İşte sorun bu kullanım şekillerinde karşımıza çıkıyor. Yapılan bilimsel çalışmalar sarımsağın içerisindeki başlıca etkili bileşiğin "allisin" olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak bu madde taze sarımsak içerisinde doğrudan bulunmuyor. Taze sarımsak içerisinde"alliin" isimli bir kükürtlü uçucu bileşik var ve bu bileşiğin herhangi bir belirgin klinik etkisi yok, ancak sarımsağı ezdiğinizde yine sarımsak içerisinde bulunan enzimler (allinaz enzimi) vasıtasıyla parçalanarak süratle etkili şekli olan "allisine" dönüşüyor. Her iki madde de gerek ısıya ve gerekse aside dayanıksız. Yani siz sarımsağı pişirdiğinizde bu bileşikler önemli ölçüde uçup gidiyor. Sarımsağı bütün halde hap gibi yuttuğunuzda ise, ağızda ezerek enzim ile dönüşümü sağlanamıyor, midede ise allinaz enzimi mide asidi ile tahrip oldundan etkili şekli olan allisin meydana gelemiyor. Cacık vb. şekilde tükettiğinizde ise ağızdan emilmesi için, yutmadan ağızda bir süre tutulması daha yararlı. En yararlı şekli ağızda yavaşça çiğneyerek hem allisine dönüşümü sağlamak, hem de mideye gitmeden emilimini sağlamak veya taze ezilmiş sarımsağı çiğnemek. Bu durumda sanırım dostlarınız sadece "Sarımsak Sevenler Derneği" üyeleri olabilecektir. Diğer taraftan, sarımsağı çok sınırlı bir süre taze halde kullanabiliriz. Yılın büyük bir kısmında saklanmış sarımsak kullanılmaktadır. Dolayısıyla bekleme süresine bağlı olarak etkili bileşenlerin oranlarında azalma gözardı edilmemelidir. Tabi bir de yetiştiği bölgesel koşulların etkisini unutmamak gerekir.
BİLİMSEL ETKİLER Peki ne yapmalı? Benim kanımca en doğru tercih bağırsakta çözünen sarımsak tabletlerinin kullanılması. Bir kere ağızda veya midede vereceği rahatsızlık daha az olacak, bağırsakta açıldığı için de bozulmadan mideden geçecek. Daha önemlisi "Bir tedavi cevabı gözlenebilmesi için her zaman tekrarlanan miktarların (aynı doz) kullanılması" mümkün olabilecektir. Klinik çalışmalar sonucunda, %0.3-1.3 allisin taşıyan sarımsak tabletinin günlük 600-900 mg dozda etkili olabildiğini ortaya koymaktadır. Piyasada çeşitli sarımsak preparatları bulunmaktadır. Hepsinde önemli olan hazırlama işlemleri sırasında etkili allisin içeriğinin korunabilmesidir. "Sarımsak tozu" eğer suyu düşük sıcaklıkta dikkatli bir şekilde uçurulup toz edildiyse yeterli allisin içeriğine sahip olabilir, ancak allisin miktarının tayin edilmesi şartıyla. Ayrıca ince kesilmiş sarımsak parçalarının sulu alkol (%15-20) içerisinde 18-20 ay bekletilmesi ile ekstresi hazırlanıyor (Aged Garlic Ext r a c t = A G E ) . AGE içerisinde rahatsızlık veren kükürtlü bileşiklerin önemli bir kısmı uzaklaştırılmaktadır, ancak allisin türevlerinin miktarı da son derece düşüktür. Bir de "sarımsak yağı" hazırlanıyor. Dil i m l e n - miş sarımsak parçal a r ı b i t k i s e l yağ (zeytin yağı, soya yağı) içerisinde bekletiliyor. Ancak enzimatik dönüşüm sağlanamadığından, zayıf etkisi olan, alliin bakımından zengin. Bir de sarımsaktan buhar distilasyonu ile elde edilen "sarımsak esansı" var, ama sarımsak uçucu yağ taşımadığından yanlış bir tanımlama. Biraz da sarımsağın, bilimsel olarak ortaya konulmuş, etkilerinden bahsedelim isterseniz. Klinik çalışmalar kalpdamar sistemi üzerindeki koruyucu ve tedavi edici etkinliğini değerlendirmeye yönelik olarak yapılmış; periferik arter hastalıklarının önlenmesi ve tedavisi, kan kolesterol/trigliserit/ lipid seviyel erinidüşürücü, ateroskleroz riskini azaltıcı, hipertansiyon tedavisi vd. Güvenilir kaynaklarda, istenen etkinin sağlanabilmesi için uzun süreli tedavilerin uygulanması gerektiği bildirilmekte. Tabi burada vurgulanması gereken husus, "standart ilaç kullanılarak her zaman aynı dozun alınabilmesi". En az 2 yıl süre ile standart sarımsak ilacı kullanan 202 yetişkin üzerinde yürütülen bir epidemiyolojik çalışmada yaşa-bağlı olarak oluşan damar sertliğinin belirgin bir şekilde düzeldiği gözlenmiştir.
BÜYÜK RİSK Sarımsak, doğal halinde veya ilaç halinde olsun, kullanılırken bir kaç önemli hususa dikkat edilmesi gerekiyor. Sarımsağın da belirgin kan sulandırıcı etkisi bulunması nedeniyle, kan sulandırıcı diğer ilaçları alanların (warfarin) ve kanı sulandırsın diye alınan aspirin vb. ajanların birlikte kullanılması büyük risk oluşturabilir. Bu şekilde uygulamalarda kan pıhtılaşma süresinin 2-3 misli uzadığı görülmüş. İleri yaşlarda kontrolsüz şekilde kan sulandırıcı alan kişilerde kafasını hafif bir şekilde bir yere çarpması ile iç kanamaya bağlı ölüme varan riskler söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle, sık aralar ile kanınızın "pıhtılaşma süresini" ölçtürmenizi öneririm. Bir de ameliyat vb. bir operasyondan en az 1-2 hafta önce sarımsak kullanmayı kesmek gerekir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da, sarımsağın kan şekerini düşürücü etkisidir. Bu nedenle, diyabet hastalarının antidiyabetik ilaçlarını alırken kan şekerlerini ölçmesi ve ihtiyaçlarına göre dozu ayarlamalarıdır. Sarımsak hakkında bazı temel bilgiler edindikten sonra, şimdi tekrar yukarıda nörolog hekime verdiğim cevabımı düşünün:HAKLI MIYIM, DEĞİL MİYİM?
|