|
|
Bedava yemek mi?
Paris'te ünlü bir otel. Plaza Athenee. Bir katı sadece kırmızı beyaza boyanmış. Pencereler, halılar, biblolar, yatak örtüleri, kapı girişleri, çıkışları, avizeler, açık büfe.... Yani kısaca aklınıza ne gelirse hepsi kırmızı beyaz. Hatta erkek görevliler bile kırmızı beyaz tulum giymiş. Bütün bu hazırlık Cartier firmasının nisan ayında çıkaracağı yeni parfümün tanıtımı için... Önce bir masanın etrafında toplanıyoruz. Kırmızı beyaz küçük fincanlardan yasemin çayı içip, kırmızı kurabiyelerden atıştırıyoruz. Birazdan "Bayan Burun" ile tanışacağız. Şaka değil kadının Fransa'daki lakabı bu. Koku uzmanı. Bir çok firmaya danışmanlık yapan Bayan Burun, Cartier'in yeni kokusunun mucidi. Masanın etrafındaki gazetecilere göz atıyorum. Tek yabancı benim. Aralarında sohbet ediyorlar. "Ah şekerim dün Adler'in organizasyonu vardı. Bir gün önce Longchamps'ın davetine gittik, sen niye yoktun?" Gülümsüyorum. Bu ne güzel gazetecilik böyle! Bütün davetler dünyaca ünlü firmaların. Üstelik öylesine titizlenilmiş, öylesine üzerinde uğraşılmış organizasyonlar ki hayran olmamak elde değil. "Louis Vuitton'un erkek defilesi var gelecek misiniz?" diye soruyor yanımdaki kadın. Kısaca aslında Paris'te tatilde olduğumu, tamamen tesadüfen bu davete katıldığımı, böyle organizasyonlara vakit bulamadığımı anlatıyorum. Gazetecilerin çoğu haftalık gazete ve dergilerden."Kimse ne yemek yedin ne yazdın?" diye sorgulamıyor diye düşünüyorum. Kimse gazetecisi "Bir yemeğe kendi satar" diye düşünmüyor işte. YARIN: Bayan Burun.
|