|
|
|
|
|
|
Çocuklar alışveriş merkezlerine bayılıyor
Soğuk havalarda çocuklarla gidilecek yer sayısı hayli az. Müzeler, sanat galerileri iyi bir seçim ama her boş vaktinizi maalesef bu özel etkinliklere ayıramıyorsunuz. Kimi zaman; zaman bir problem oluyor, kimi zaman mesafeler... Tiyatro ve sinema da iyi bir alternatif oluşturuyor ama bazen ne çocuğunuz ne de siz bunlardan hiçbirini yapmak istemiyorsunuz. Bazı günler bir kafe ya da lokantaya gidip bir şeyler atıştırmak da işe yarıyor gibi görünse de beraber yapabileceğiniz etkinlikler arasında en kısa sürecek olanı bu olduğundan kimi zaman bu şıkkı da eliyorsunuz. Geriye kala kala alışveriş merkezleri kalıyor.
ORADA HAREKET VAR Çocuklar bu işe pek seviniyorlar. Bir kere alışveriş merkezlerinde hareket var. Bayramsa bayram süsleri, yeni yılsa çam ağacı, Noel Baba var. Başka çocuklar da orada... Hem her alışveriş merkezinde mutlaka şu üç şey de var; 1. Oyuncak mağazası. 2. Hamburger 3. Jetonlu oyuncaklar. Dolayısıyla eğer çocuğunuzla bir alışveriş merkezine kapağı atmak durumunda kaldıysanız ya da tercihinizi bu yönde kullandıysanız, cebinizde en az 20 YTL'niz olmalı. Üstelik evet; yeni trend şöyle tümceler sarf etmek; "1. Çocuğuma kesinlikle yeni bir oyuncak almayacağım, artık kendi yaratıcılığını kullanmasını istiyorum. 2. Hamburger yemesini kesinlikle onaylamıyorum. Obez olmasına itirazım var. 3. Jetonlu oyuncaklar kesinlikle faydasız ve anlamsız. Çocuğumun bunlarla oyalanmasından yana değilim..." Bu sıralar böyle... Bütün anne babalar tüketime karşı, üretimden yana... Sağlıksız besinlerden kaçıyor, evlerine ketçabın katkısızını, brokolinin o gün markete getirilmiş ve de en yeşil olanını sokuyor, dondurulmuş hiçbir ürünü almıyor, zeytinyağlı sabundan başka bir şey kullanmıyorlar. Ya da öyle diyorlar! Çünkü benim gördüğüm kadarıyla tüm dünya hala alışveriş merkezlerinde...
ÇOCUKLAR NE YİYOR? Aslında anneleri izlemekten en çok hoşlandığım yerlerden biri alışveriş merkezlerinin yiyecek katları. Hangi anne bebeğine, çocuğuna ne yediriyor, ne içiriyor görmek hayli zevkli. Şunu söyleyeyim; çocuğuna çorba, ayran içiren ve de patates kızarması değil de püresi yediren pek fazla anne yok. Çocuklar bezelye atıştırıyor, avuç avuç fındık tüketiyor falan değiller. Herkesin elinde bir "çocuk mönüsü" paketi. İçinden çıkan oyuncakla oyalanan çocuğun ağzına tıkılan hep aynı şey; basbayağı ketçaplı ve de mayonezli bir hamburger. Üstelik 'su'ya 'bu' bile diyemeyen çocuklar bile kola içiyorlar. Hatta geçen gün tam şöyle bir enstantaneyle bile karşılaştım; annenin bir elinde kola var; içecekmiş gibi yapıyor. Bunu gören velet ağzını açmak zorunda kalıyor. Anne çocuğun ağzına yemeği yolluyor, ardından bir yudumcuk o iksirden içmesine izin veriyor. Diyelim çocuk ağzını açmadı; anne koladan bir yudum alıp bağırıyor; "Bak bitiririm kolanı, görürsün!". Çocuk tekrar ağzını açıyor falan... Tamam bence de böyle beslenmek yanlış ama bir çocuğu buralara kadar getiren sensen, artık iş işten geçmiş demektir. Hamburgerden sonra jetonlu oyuncaklara gitmek artık görevin. Evet, ben de sevmiyorum garç gurç edip sallanmaktan başka bir şey bilmeyen fil ve de yarış arabalarını ama çocuk seviyor işte. Kırk yılda bir de sallanıversin, ne çıkar. Sırada oyuncak mağazası var. Bak burada aileler arasındaki çocuk yetiştirme farkı gerçekten belirginleşiveriyor. Kimi çocuk kendini yerlere atıp "Bunu alacaksın!" diye kendi, özbeöz annesine tehditler savurmaktayken, kimi de annesinin onun için seçtiği bir tanecik çam sakızı çoban armağanı oyuncakla yetinmekte ve gayet mutlu görünüyor. Kırk yılda, hadi ayda bir hamburger yenebilir, jetonlu oyuncaklara da katlanılabilir ama kendini yerden yere atarak her şeyi ama her şeyi isteyen bir çocuğu bence alışveriş merkezlerinden uzak tutmakta büyük fayda var.
|
|
|
|
|
|
|
|
|