| |
|
|
Dişe diş, dizeye diş!
Eskiden şiir çok önemli bir ifade aracıydı. İnsanlar duygularını dizelere döküyordu. Şimdi şiirin yerini şiirsel reklam sloganları ve küçük hisli öyküler alıyor. 'Genç arkadaşlarıma, şiirin eskiler için önemini nasıl anlatmalı' diye düşünürken... Sanırım sorunun cevabını Gerçek Hayat dergisinde, Murat Menteş'in şair İsmet Özel ile yaptığı söyleşide buldum. Bir vakitler solcu olan, sonraları İslami çizgiye kayan İsmet Özel'e, şair Ataol Behramoğlu askeri hapishaneden 'Yıkılma Sakın' başlıklı şiirini gönderir. Kendisi de askerliğini yapmakta olan Özel de, ona aynı şekilde cevap vermek ister. Ancak askerliğin şartları buna elvermemektedir. Ne yapmalı? Dişini çektirene üç gün istirahat verilmektedir. İsmet Özel üç sorunlu dişini çektirip izin alır. Ne var ki bu üç gün şiirini bitirmeye yetmez. Bunun üzerine tekrar doktora çıkar ve çürük olan ancak kolayca tedavi edilip kurtarılacak olan iki dişini daha çektirir. Böylece aldığı üç günlük ek istirahatla şiirini tamamlar. Yıllar sonra bu olayı İsmet Özel, Ataol Behramoğlu'na anlatacak... O da hayretler içinde kalacaktır. Çünkü, günlerden bir gün Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behramoğlu'na sormuştur: "Şiir için neyini feda edebilirsin? Mesela kolunu kesebilir misin?" Özel'in şiir için dişlerini feda etmesi, Behramoğlu için Dağlarca'nın sorusuna verilmiş bir cevaptır. Eskiden dizeye diş feda edilirmiş. Şimdi ise herhalde 'dizi'ye diş feda ediliyordur. Malum: İyi bir TV dizisinin, tek bölümü 150 bin YTL'ye satılıyor!
|