| |
|
|
Picasso'ya karşı büyükbaş hayvan pazarı mı?
Globalleşme sürecine Türkiye'nin girmesi hem kaçınılmazdı, hem de beraberinde olumlu gelişmeleri getirdi. İhracatın, ithalatın artması, sanayide ve hizmetlerde global rekabetin kalite unsurunu birlikte getirmesi, her alanda çağdaş uygarlığın ve teknolojinin Türkiye'de de yansımalarını bulması... Böyle sayısız olumlu gelişme sıralayabiliriz. Bundan 20-25 yıl önce hayal bile edemediğimiz olgular, günlük hayatımızın parçaları şimdi. Türkiye dev turistik tesislere sahip. Türk müteahhitlerinin sahip olduğu bilgi birikimi ve inşaat teknolojisi, en karmaşık yapıları gerçekleştirebiliyor. Otomotiv sanayisi dış pazarlara açıldı. Batı ile paylaşılan kader ortaklığı, AB'ye üyelik projesi ile evrensel hukuk ve insan haklarını da toplumsal yaşamın temel değerleri arasına soktu. Daha ötesi var mı? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı var Türkiye'de. Bütün bunlar tartışmasız olumlu gelişmelerdir. Ancak hiç unutmayalım. Globalleşme beraberinde büyük sorumlulukları da getiriyor. Gelişmiş ülke turistlerinin ürküntü, merak ve hayret duygularının dürtüsü ile ziyaret ettikleri doğal zenginliklere sahip bir 3'üncü Dünya Ülkesi olmaktan, gelişmiş bir ülke olmaya yönlendiğiniz zaman, beraberinde tüm hayat tarzınızı ve toplumsal ilişkilerinizi de gözden geçirmek durumundasınız. Bu, milli ve dini bayramlarınızı kutlama biçiminize de yansımak durumunda. Bugün kutladığımız Kurban Bayramı, eğer kentlerin orta yerindeki, her türlü hijyen kuralını hiçe sayan hayvan pazarları kurularak gerçekleştirilecekse, bunun böyle devam etmesi mümkün değildir. Düşünün ki şu anda "Kuş Gribi" adı verilen ve tüm dünyanın endişe ile izlediği bir salgın hastalığın odak noktasındasınız. Bu hastalığın kitleleri etkilememesi için, sadece hastalıklı kuşların yenilmemesi yetmiyor. Her alanda temizlik kaçınılmaz bir ön şart. Oysa İstanbul Boğazı'nın bir yakasında Picasso sergilenirken, bir başka yakasında, hayvan dışkıları ile hayvan bakıcılarının ihtiyaçlarını giderdikleri alanlar iç içe. Ya da ülkenin bir kentinde, hastalıklı ördekleri eldivenle yakalayan babanın ortada bıraktığı eldivenlerle oynayan çocuklar hastalığa yakalanıyor. Turistik otellerdeki, hastanelerdeki hijyen koşulları nasıl acaba? Bu tür tesislerdeki yatakların durumu ile ilgi uyarılar yapan ve "Potema" sistemi ile yataklardaki bakteri, virüs ve akarları yok etmek için girişimde bulunan eski milletvekili İsmail Amasyalı'nın saptamasına göre, bu alanda da ciddi sorunlar var. Sık sık "Hastane Virüsü" haberlerinin duyulması da, Amasyalı'nın uyarılarını doğruluyor. Eli silahlı magandaların tetikteki parmakları, kabile ahlakını hukukun yerine geçiren töre cinayeti faillerinin varlığı, direksiyona geçtiği zaman trafikteki tek kişinin kendisi olduğunu düşünen kural tanımazların yarattığı dehşet ve benzeri olgular, Türkiye'nin globalleşmeye uyumdaki başarılarını gölgeliyor. Kurban Bayramlarının ilerideki yıllarda, kent merkezlerindeki hayvan pazarları ile birlikte kutlanmamasının yolunu bulmamız şarttır.
|