Hülya ile Kaya...
Evde beraberdiler benimle konuşurken... Yan yana televizyon seyrediyorlardı, televizyona konuşurken... Hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlardı, aslında her şey olup bitmişken... Hayata beraber devam ediyorlardı... Aslında çoktaan yalnız kalmışken...
Bir aşk mıydı onlarınki... Yoksa sevgi mi?.. Yoksa hiçbir şey mi?.. Bir şov muydu yaşadıkları?.. Yoksa yaşananlar mı şovlaşıyordu?.. Bir evlilik miydi onlarınki?.. Yoksa onlar için evlilik miydi en gereksizi?.. Bir ayrılık mıydı onların yaşadığı?.. Yoksa zaten ayrılmışlar, şimdi beraberlik miydi kutladıkları?..
Bir Feraye mi vardı içlerinden birisine sevgili?.. Yoksa gerçekte basit bir piyon muydu sevgili denilen o kişi?.. Varolacak sevgilileri, hep eritecek miydi bu ikili delilik?.. Yoksa, bir gün kendini mi eritecekti bu iki kişilik?..
Birbirleri için acaba ne anlam ifade ediyorlardı?.. Neden birbirlerine bu kadar yaslanıyorlardı?.. Neden ayrılırken arkalarını bu kadar sağlama alıyorlardı?.. Neden acaba birbirlerini, birbirlerine karşı azmanlaştırıyorlardı?..
Dışarısını yok ederken, birbirlerine sarılıyorlardı... Gözleri etrafı aramasın diye, göz kapaklarını kapatıyorlardı... Kapaklar açılırsa, Zehra'yı çağırıyorlardı... Onun gözlere, göz kulak olmasını arzuluyorlardı...
Neden ikili delilik, nasıl bu kadar delice oynanabiliyordu?.. Neden bu ikili artık eskisi gibi tek olamıyordu?.. Neden eski günlerdeki muhteşem yalnızlığını yaşayamıyordu?.. Neden bir ruh içinden ötekini söküp atamıyordu?.. Neden bir başka kadın, esas kadının yerine geçmiyordu?.. Neden esas kadın, ayrılırken bile evleniyordu?.. Neden başka kadın, birlikteliğini kutlarken ayrılıyordu?
Neden bir erkek dönüp dolaşıp, en büyük şımarıklıkları yapıp, esas kadının kucağında dinlenmeyi yeğliyordu?.. O kucak neyi temsil ediyordu?.. Arkadaşı mı?.. Dostu mu?.. Sevgiliyi mi?.. Yoksa bir anneyi mi?..
Hayat, yakışıklı, çapkın, ele avuca sığmaz, sınır tanımaz erkek çocuğu için de aynı kaderi mi çizecekti?.. Anne figürü her şeyin ve her sevgilinin önüne mi geçecekti?.. Ele avuca sığmaz, sınır tanımaz çocuğun sonunda gideceği liman orası mı olacaktı?.. Aslında esas kadınlar, bir süre sonra annenin yerini alan kadınlar mıydı?.. Annenin yerini aldıkları için mi esas kadındılar?.. Annenin yerini alacakları için mi aslında anneyle zaman zaman çatışırlardı?.. Bir erkek çocuğu için hayat anneyi hiçbir zaman aşamaz mıydı acaba?.. Bir kız çocuğu için babanın koruyuculuğu, evliliklerde ve ayrılıklarda da mı sürüp gidecekti acaba?.. O koruyuculuktan hiç vazgeçemeyecek miydi acaba Hülya?.. Her halükarda bu bayramın çok mutlu olmalı sevgili Zehra...
|