|
|
Pembe pazarlıklar
Anayasa Mahkemesi'nin, Federasyon Başkanları'nda üniversite mezunu olma şartını kaldıran kararının ertesinde Haluk Ulusoy "adaylığını" açıkladı. Bizzat Ulusoy'un ağzından "adayım" kelimesi çıkmıştır. Ulusoy sadece Kulüpler Birliği'nin tek isim etrafından birleşmesi halinde "sorumlu" davranacağını belirtmiştir. Yani, Bıçakcı Federasyonu'nun "seçim kararı" almasının peşi sıra süren kulis faaliyetleri, alternatif olarak ortaya çıkan isimler veya adaylar, Anayasa Mahkemesi açıklamasından sonraki 24 saatte birdenbire yok oluverdi. Hasan Doğan, Bıçakcı Federasyonu'nun etkin ismi, yeni federasyon oluşumunun da girişimci ünitesiydi. Ankaraspor Başkanı'nın "Arkadaşlar sizi Ayhan Bermek aradı mı? Beni aramadı. Sizi de, beni de Hasan Doğan aradı. O zaman biz kimi başkan göreceğiz" sözleri Kulüpler Birliği kararının temelidir. Doğan, Şenes Erzik dahil tüm başkan adayları ile görüştü, konuştu. Haluk Ulusoy ile de aynı masaydı. Bermek için destek istedi, alamadı. Sonra aniden Türk futbolunun tek kurtuluş ümidi tekrar Haluk Ulusoy oldu. Ulusoy'un % 100 karşısında olan, federasyon başkanlığından gitmesinin en belirgin nedeni olarak görülen F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım da buna sıcak bakıyor. "Tek aday" ve "birleşme" esas çıkış yolu olarak gözükürken, medya dışında hiçbir kulüpten Şenes Erzik isminin çıkmaması da ilginç. Erzik'in böyle bir durumda "tavizsiz" davranıp, seçtiği isimlerle Federasyon'u oluşturmak istemesi mi kulüplerin sesini kısıyor? Ayhan Bermek iyi niyeti, tecrübesi ve formüllerine rağmen Hasan Doğan'ın "uydusu" olarak görüldü. Bundan kaçamadı. Haluk Ulusoy da, Hasan Doğan ile uzlaşmaktan kaçamayacak. Son karardan sonra yaptığı "gelişmeleri değerlendiriyorum" açıklaması, bu yönde zaman kazanmaya, zemin oluşturmaya yöneliktir. Ulusoy Federasyonu, Letonya faciası ve hakem hataları ile son bulmuştu. Bıçakcı-Doğan işbirliği de İsviçre skandalı ve hakem yanlışları ile gitti. Yönetim içindeki kaos da cabasıydı. Aslında hizmet ürünleri, birbirine bu kadar benzeyen iki grubun Türk futbolunda "yenilik" adına eskisinden farklı ne üreteceklerini sorgulamalı. Buradaki savaş "kurtuluş" için değil, "taviz" için yapılıyor. Kongre siyasetleri böyle olur, yadsıyamayız. Bari, "temizlik, eşitlik" gibi martavallar okumayalım.
|