| |
Yaban domuzunun bürokratik öyküsü
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bürokrasiden şikayet edince... Odalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu "efendim" dedi: - Siz şikayetçi, ben şikayetçi... İyi de sorunu kim çözecek? Sonra da Rifat bey, Başbakan'a "yaşanmış bir bürokrasi hikayesi" anlattı.
SÜREK AVI Bakanlık, illere bir genelge yollamış: - Tarıma zarar veren hayvanların sayısını bildirin... Eğer yaban domuzu sayısı 150'yi geçerse, sürek avı başlatın... Vurulan yaban domuzlarının kuyruğunu da kesip gönderin. İl Tarım Müdürleri, genelgeyi okumuşlar. Herkes "bazı hayvanları... Bazı rakamları" yazmış.
FORMÜL Tabii kimse "başına iş almak" istememiş. Ve kimse de yaban domuzu sayısını "150'nin üzerinde" göstermemiş. Kimi 60 demiş, kimi 70, kimi 80. Böylece "görev yerine getirilmiş." Tabii, Ankara'nın genelgesine göre her yıl "rakamları yenilemek" gerekiyor. Müdürler onun da "çaresini" bulmuşlar. Bir yıl önce "bizim ilde 70 yaban domuzu var" diyen, bir yıl sonra "75'e çıktı" demiş. Sayı 150'yi bulmadığı için ne "sürek avı" gerekmiş, ne de "domuzun kuyruğunu kesip, Ankara'ya yollamak."
YENİ RAKAM Birgün, bir ilin tarım müdürü değişmiş. (Rifat Hisarcıklıoğlu'nun ricası: Hangi il olduğunu siz bilin ama yazmayın... Durduk yerde adamın başını derde sokmayalım.) Yeni müdür "eski listeyi" incelemiş. Bakmış ki her yıl sayı 3'er, 5'er arta arta, ildeki yaban domuzu sayısı "145'e ulaşmış görünüyor." Düşünmüş, taşınmış. "Nasıl olsa Ankara fark etmez" demiş. "Kafasına göre uydurduğu yeni rakamı" Ankara'ya bildirmiş: - 95.
MAKAMA ARZ Bakanlıklarda "APK" vardır. "Araştırma, Planlama, Koordinasyon" birimi. Genelde "kızak" diye bilinir. Görevden alınan bürokrat "APK'ya çekilir." İşte bu APK'da çalışanlardan biri, illerdeki "tarım zararlılarının listesini" incelemiş. Ve görmüş ki: Bir ildeki yaban domuzu sayısı 145'ten, 95'e inmiş. Hemen durumu "makama" arz etmiş. Makam da "il müdürüne" soruları dayamış: - 145 eksi 95 eşittir 50... Bu 50 yaban domuzuna ne oldu?.. Vurulduysa, kuyruklar nerede?
KOMŞU KENT İl müdürünü almış bir telaş. Düşünmüş, taşınmış. Aklına bir "çıkış yolu" gelmiş. Ankara'ya cevabı döşenmiş: - Sayı 150'ye yaklaştığı için sürek avına çıkıldı... Yaban domuzları takip edildi... Vurulacağını anlayan 50 yaban domuzu komşu kente geçti.
ÖTEKİ KENT Ankara cevabı okumuş. Ve hemen "komşu kente" bir yazı yazılmış: - Bitişiğindeki kentten size 50 yaban domuzu geçti... Ne yaptınız?.. Acele olarak bildiriniz. Komşu ili almış bir telaş. Onlar da "aynı formülle" yanıt vermişler: - İlimize 50 yaban domuzunun geçtiğini haber alınca, sürek avına çıktık... Yaban domuzlarını kovaladık... Tam vuracağımız sırada öteki komşu kentin sınırları içine girdiler.
SINIR ÖTESİ Yazışmalar sürmüş, gitmiş. 50 domuz hep "komşuya... Komşunun komşusuna doğru" gidiyormuş. Sonunda iş Doğu'daki "sınır kentine" gelip, dayanmış. Ankara sormuş: - 50 yaban domuzunun akıbetinin acele bildirilmesi... Vurulduysa, kuyruklarının gönderilmesi. Sınır kentinden yanıt gelmiş: - Sürek avına çıkıldı... Yaban domuzları izlendi... Ancak komşu ülkeye kaçtıkları için vurulamadı.....
SORUN ÇÖZÜLDÜ Komşu ülke "Ermenistan." Ankara'nın "oraya soracak hali yok." Ayrıca Ermenistan'la "diplomatik ilişkimiz" de yok. Böylece "yaban domuzu sorunu" çözülmüş.
GENEL İSTEK ÜZERİNE Rifat Hisarcıklıoğlu bir toplantıdaydı. Salonda bürokrasi de vardı, iş dünyası da. Rifat bey "sayın Başbakan'a da anlattım, çok güldü" diye söze başlayarak... "Yukarıdakileri" yer, tarih, isim vererek uzun uzun anlattı. Salon, alkıştan inledi. Çok kişi ayağa kalkıp "bürokrasi aynen böyle" diyerek, Hisarcıklıoğlu'nu tebrik etti. Biz de oradaydık. Herkes dedi ki "ne olur bunu yazın." "Genel istek üzerine" bu yazıyı yazdık.
YENİ ÖYKÜ Şimdi kuş gribi olayı üzerine bazı kentlere "av yasağı" konuldu, bazılarına konulmadı. İyi de kuş gribi virüsü taşıyan kuş bir kentten, diğer kente uçarsa ne olacak? Yine "yaban domuzu olayında olduğu gibi" bürokratik yazışmalar başlayacak. Rifat beyden rica etsek... "Bu kuşların macerasını" da izleyip, bize anlatabilir mi?
|