| |
Bilgi ve korku
Veteriner Hekimleri Birliği Başkanı Mustafa Altuntaş'ın tespiti doğru: Türkiye'de sınırlı bir bölgede ortaya çıkan kuş gribi, yüzbinlerce kümes hayvanının tavuk vebasından öldüğü İtalya'dan fazla panik yarattı. Neden? Çünkü İtalya'da bilgiye güveniliyor, ülkemizde ise içgüdülere...
"Kuş gribi virüsünün en geç Aralık'ta hem hayvanlarda, hem de onları yetiştirenlerde ortaya çıkacağı biliniyor. O nedenle mücadelenin 4 alanda eşgüdümlü götürülmesi gerekiyor: Sürekli denetim, şeffaflık (yani hastalığın saklanmaması), bilgilendirme ve salgın halinde yetkililerin en köklü çözümleri hızla hayata geçirmeleri... 'Kuş gribine karşı Temmuz'dan itibaren hazırlık yapmaya başladık. Paniğe gerek yok' diyen Sağlık Bakanı Recep Akdağ ek önlem olarak özellikle çocuklara ve yaşlılara yönelik ücretsiz aşı kampanyasını düşünmeli..." Bu satırlar bu köşede yayınlandı. 14 Ekim 2005'te. Başlığı neydi biliyor musunuz; "Zor bir kış kapıda!" Böyle bir aşı kampanyası hiç değilse yaban kuşlarının göç yolları üstünde bölgelerde yürütülebilseydi bugün her aksıran, öksüren, her burnu akan kuş gribi korkusuyla hastanelere koşmazdı. Ve hastanelere kabul edilen her hasta, suya atılan taş misali, panik dalgasını daha da genişletmezdi. Bununla birlikte, ilgili bakanlıkların (Sağlık, Tarım, Çevre) yukarda 4 başlıkta saydığımız önlemlerin ilk 3'ünü başarıyla uyguladıklarını vurgulamalıyız: Sürekli denetim yürütülüyor, olaylar gizlenmiyor ve kamuoyu düzenli bilgilendiriliyor. Tanrı korusun, dördüncü başlıktaki durumla karşılaşılırsa, yani hastalık "Salgın"a dönüşürse, "En köklü çözümlerin hayata geçirileceği"ne kesinlikle inanıyoruz. Çünkü kuş gribi sadece ortaya çıktığı ülkeyi değil, dünyayı ilgilendiren bir tehlike. O nedenle de önlemler uluslararası kuruluşlarla çok sıkı işbirliği halinde uygulanıyor. Şu anda Türkiye bu alanda yetkili 4 kuruluşun denetimi altında: Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Salgın Hastalıkları Önleme Merkezi, AB Komisyonu, BM Tarım ve Gıda Örgütü. Bunlara bugün-yarın beşincisi eklenecek: Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü. Dünya Sağlık Örgütü'nün kuş gribinin salgına dönüşmesi, yani virüsün mütasyona uğrayıp insandan insana bulaşması olasılığına karşı hazırladığı "Stratejik önlemler" paketi var. Tüm ülkelerin uygulamakla yükümlü olduğu öneriler bunlar. Yine hatırlatalım; virüs mütasyona uğramadan, yani değişmeden, kuş gribinin salgına dönüşmesi imkansız. Bütün bu bilgileri ülkeye çökmekte olan panik havasının anlamsızlığını vurgulamak için anlatıyoruz.
Salgın o kadar kolay değil Evet, Sağlık Bakanı Akdağ'ın dediği gibi, "Ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyayız" ama "Bir salgın beklenmiyor." Unutmayın, 142 kişinin kuş gribine yakalandığı Güneydoğu Asya'da bile onmilyonlarca hayvan telef olmasına rağmen salgınla karşılaşılmadı. Evet, kuş gribinden yeni can kayıplarıyla (tedavi görenlerden ikisinde hastalık ilerledi) karşılaşabiliriz. Zira Güneydoğu Asya'da olduğu gibi, Doğu Anadolu'da da köyler bir yana kentlerin dış mahallelerinde bile evlerde tavuk beslendiği ve bunların denetimi imkansız denecek kadar zor olduğu için, tüm bölge temizleninceye kadar tektük vakaların ortaya çıkması kaçınılmaz. Evet, Tarım Bakanı Mehdi Eker'in açıkladığı gibi 5 bölgede daha kuş gribi görüldü. Ancak yine unutmayın; oralarda yalnızca yaban ördeklerinde virüse rastlandı. Yani insan bir yana, kümes hayvanlarında bile kesin olarak saptanmış hastalık emaresi yok. Üstelik o bölgeler sıkı karantinaya alınmış durumda. Tamam, İngiliz yazar Aldous Huxley'in dediği gibi, "Belki de bu dünya başka bir gezegenin cehennemi." Ama gereksiz panikle ne cehennemi daha da yaşanmaz kılın, ne hayatınızı zehir edin, ne de yetkililerin işini güçleştirin...
|